İdarenin işlemleri ve eylemleri neticesinde ilgililerin hakları muhtel olmuş olabilir, bu gibi durumlarda ilgililer ihlal edilen haklarının niteliği, somut olayın koşulları içerisinde uğradıkları maddi zarara karşı maddi tazminat niteliğinde tam yargı davası açabileceği gibi maddi tazminat talepleri ile beraber veya sadece manevi tazminat talebinde de bulunabilir.
Bu aşamada ise manevi zarar ve manevi tazminatın açıklanması gerekmektedir. Manevi zarar ve manevi tazminat İdare aleyhine açılan davalarda yargı yerlerince yada doktrin tarafından ortaya konulmuştur. Buna göre; manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
İDAREYE KARŞI AÇILACAK MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVALARI İÇİN TIKLAYINIZ