T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/20731
K. 2012/24805
T. 3.12.2012
DAVA : Dava
dilekçesinde 35.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiz ve
masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın
reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı
vekili dava dilekçesinde; davacının gerilim hattının kopması üzerine hayati
tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, davalının zararı kusursuz olarak
tazmin etmesinin gerektiğini, zararın tümünü tespitinin mümkün olmadığını (
Fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere ) belirterek 30.000 TL manevi
tazminatın, 5.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden yasal faizi ile tahsiline
karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kusurlu
olduğunu, illiyet bağının araştırılmasının gerektiğini, belirterek davanın
reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı
vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı kurum, zararlandırıcı sonucun doğmasına neden olan
elektrik hattı nedeni ile BK.'nun 58.maddesi gereğince sorumludur. Maddenin
düzenlenme biçimi itibari ile tehlike esasına dayalı kusursuz sorumluluk hali
söz konusudur. Davalı kurum, gerek yapım ve gerekse bakım eksikliklerinden kaynaklanan
zararlı sonuçlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın koşulu ise zarar ile
yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki nedensellik bağının kesilmiş
bulunmasıdır. Somut olayda, bir inşaatta beton dökme işlemi yapılırken karşıda
bulunan elektrik tellerinden kıvılcım çıktığı, elektrik telinin koptuğu, kopan
elektrik telinin aşağıdan geçen davacıya çarptığı, bu durumda davalının
sorumluluğunun benimsenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Dosyada yer alan Adli Tıp Kurumu 3.Adli Tıp İhtisas
Kurulu'nun 23.05.2011 tarihli raporunda; davacının fonksiyonel araz kalmadan
iyileşmiş olduğundan; sürekli maluliyet oranı tayinine yer olmadığı, iyileşme
süresinin 1,5 aya kadar uzayabileceği ve bu sürede mesleğini icra edemeyeceği
görüşünde bulunulmuştur.
Anılan bilirkişi raporunun olaya uygun edipmanı ve bilimsel
olduğunun kabulü halinde benimsenmesi gerekir. Davacının maluliyetinin
bulunmaması onun olaydan maddi zarar görmediği anlamına gelmeyecektir.
O halde, mahkemece; iyileşme süresi boyunca çalışamamış olan
davacının maddi zararının uzman bilirkişi aracılığı ile hesaplatılarak; tüm
deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre belirlenen miktar
yönünden maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir iken;
talebin reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Borçlar Yasası'nın 47.maddesi gereğince yargıcın, özel
durumları gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar
vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara
uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi
( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır bir ceza olmadığı gibi mal varlığı
hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu
tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var
olan durum da elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine
ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 gün ve 717 sayılı
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi
tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça
gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda
takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (
objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.
Davacının davaya konu olan elektrik çarpması sonucu
yaralanması nedeni ile acı, elem ve üzüntü çektiği, günlük hayatının değiştiği
tatmin duygusu ile çekilen elem ve ızdırabın giderilmesi gerekir. Bu nedenlerle
de mahkemece yukarıda anılan ilkeler gözönünde bulundurularak olayın özelliği,
manevi tazminatın niteliği, kusur durumu gibi etkenler değerlendirilerek
davacının yararına uygun bir miktar manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi
gerekir iken; isabetli olmayan gerekçe ile manevi tazminat talebinin reddine
karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile
davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş; bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu
itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan
temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.12.2012 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
< Önceki | Sonraki > |
---|