KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İcra-İflas Hukuku »
Cumartesi, 20 Nis 2024

Kambiyo senetlerine dayalı takiplerde "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfeti ala­caklıya aittir

Kambiyo senetlerine dayalı takiplerde "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfeti ala­caklıya aittir

T.C

Yargıtay 12.HD

E.2011/24781 K.2012/9840

T.27.03.2012


ÖZET: Kambiyo senetlerine dayalı takiplerde; senetteki imzasını in­kar etmiş olan borçlunun atılış tarihi itibariyle inkar edilen imzası ile yakın takipte atılmış uygulamaya elverişli imzalarının temin edilerek, bunlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği; imza ince­lemesinin fotokopi üzerinde değil, senet asılları üzerinde yaptırılması gerekeceği; "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin ala­caklıya ait olduğu hakkındadır

Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz İİK'in 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin 3. fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.

Öte yandan, İİK'in 170/b maddesinde, İİK'in 62 ila 72. madde hükümlerinin kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipler hakkında da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, İİK'in 68/a maddesinin kambiyo senetle­rine mahsus haciz yolu ile takipler hakkında da uygulanması gerekir. İİK'in 68/a maddesinin 2. fıkrasına göre; "Senet altındaki imzayı reddeden borçlu takibi yapan icra dairesinin yetki çevresi içinde ise, itirazın kaldırılması için icra mahkemesi önünde yapılacak duruşmada, mazeretini daha önce bildirip tevsik etmediği takdirde, bizzat bulunmaya mecburdur. İcra dairesinin yetki çevresi dışında ödeme emri tebliğ edilen borçlu, istinabe yolu ile isticvabına karar verilmesi halinde, aynı mecburiyete tabidir." Aynı maddenin 5. fıkrasın­da ise borçlunun mazereti olmaksızın duruşmada hazır bulunmaması halinde başka bir inceleme yapılmaksızın itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verileceği, bu hükmün uygulanabilmesi için keyfiyetin davetiyeye yazılmasının şart olduğu düzenlenmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, anılan hükmün kam­biyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipler hakkında uygulanması halinde ise, imzaya itirazın reddi gerekeceğinden, ihtarlı davetiyeye borçlunun maze­reti olmaksızın duruşmada hazır bulunmaması halinde başka bir inceleme yapılmaksızın itirazın reddine karar verileceğinin yazılması zorunludur.

Bu açıklamalar ışığında, İİK'in 170/b maddesi göndermesi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipler hakkında da uygulanması gereken İİK'in 68/a-5 maddesine göre sonuca gidilebilmesi için, mazerete dayanmaksı­zın borçlunun hazır bulunmaması halinde mahkemece başka bir cihet tetkik edilmeksizin itirazın reddine karar verileceği ihtarını taşıyan davetiyenin borç­lu asile gönderilmesi gerekip, vekili tarafından hazır edilmesi gerektiğinden söz edilerek vekile, borçlu asili duruşmada hazır bulundurması için süre ve­rilmek suretiyle aynı hukuki sonuca ulaşılması ve dolayısıyla yasanın 68/a-5. maddesinin tatbiki mümkün değildir. (Hukuk Genel Kurulu'nun 09.07.2008 tarih ve 2008/12-479 esas, 2008/479 karar sayılı kararı).

O halde, mahkemece, borçluya İİK'in 68/a-5 maddesinde yazılı meşruhatı içeren davetiye gönderilerek sonucuna göre hareket edilmesi gerekirken, bu prosedür yerine getirilmeden, imzaya itirazın esasının incelenerek yazılı şekil­de hüküm tesisi isabetsizdir.

Ayrıca yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan karar­larına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle borçlunun uygulamaya elverişli imzalarının bulunduğu belge asıl­larının getirtilerek incelemenin bunlar esas alınarak yapılması gerekir.

Öte yandan, herhangi bir belgedeki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzma- nınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafo- metrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, bas­kı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazı­nın atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı ki­şinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır (HGK'nın 06.6.2001 tarih ve 2001/12-466 E. - 2001/483 K. sayılı kararı).

Somut olayda imza incelemesini yapan bilirkişi tarafından incelemeye esas alınan Beyoğlu 28. Noterliği'nin 22.02.2007 tarih ve (..) yevmiye numaralı ve­kaletnamesi ile Beyoğlu 30. Noterliği'nin 06.06.2006 tarih ve (..) yevmiye nu­maralı imza sirkülerinin fotokopi olduğu, bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece anılan rapora dayalı olarak sonuca gidilmesi de doğru değildir.

SONUÇ
Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda ya­zılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA).


Tags: alacak davasi avukati | alacaklı | borçlu | caglayanda icra avukati | caglayanda ticari dava avukati | çek avukati ara | çek senet takip avukati | icra avukatı | icra avukati ara | icra iflas hukuku | icra iflas kanunu | imza itirazı | imza itirazında ispat yükü | ispat | istanbulda icra avukati ara | kıymetli evrak | perpada icra avukati | senet | senet avukatı | ticaret kanunu


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.