KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İş Hukuku »
Cumartesi, 20 Nis 2024

İşçilerin çalışma süreleri içerisinde hiç sigortası yapılmamış ise iş ilişkisi sona erdikten sonra içinde bulunulan yıldan sonraki 5 yıl içinde hizmet tespit davası açılmalıdır

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/2867

K. 2011/3518

T. 14.4.2011

KARAR : Dava, davacının 07.12.1999-20.06.2008 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tespiti ile işçilik alacakları istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının 07.12.1999-15.06.2008 tarihleri arasında asgari ücretle 2612 gün çalıştığının tesbitine ve kararda yazılı işçilik alacaklarının davalı spor kulübünden tahsiline karar verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının davalı spor kulübü işyerinde çay ocağı sorumlusu ve temizlik personeli olarak çalıştığı iddiasıyla ilgili olarak Kuruma bildirim yapılmadığı ve davacıya ait işe giriş bildirgelerinin Kuruma verilmediği, davacının dava dışı 11000... sicil nolu-B... Ltd. Şti. işyerinden 07.12.1999-20.12.1999 tarihleri arasında, 503 sicil nolu-Şanlıurfa Belediyesi işyerinden 2000 yılı 1. dönem 120 gün, 1001... sicil nolu-B... Ltd. Şti. işyerinden 22.05.2000-31.05.2000 tarihleri arasında, 11001... sicil nolu-E. A. işyerinden 01.08.2000-21.08.2000 tarihleri arasında, 503 sicil nolu-Şanlıurfa Belediyesi işyerinden 2000 yılı 3. dönem 106 gün, 2001 yılı 1. dönem 120 gün, 11003... sicil nolu-O... Ltd. Şti. işyerinden

12.07.2001-23.07.2001 tarihleri arasında, 11003572 sicil nolu-İ. A. işyerinden 10.11.2001-31.12.2001 tarihleri arasında ve ... sicil nolu-İ. K. işyerinden 2002 yılı 3. dönem 5 gün çalışmalarının Kuruma bildirildiği, Şanlıurfaspor Kulübü görevli personel kimlik kartı suretinin ibraz edildiği, anılan kimlik kartında tarih bulunmadığı ve "görevi; çay ocağı sorumlusu" yazılı olduğu, davalı işyerinden diğer davalı Kuruma verilen dönem bordrolarının getirtilmediği, davalı işveren tarafından işyeri kayıtlarının ibraz edilmediği anlaşılmaktadır.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren Geçici 7. maddesinde, bu Yasanın yürürlük tarihine kadar 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı, bu Yasa ile mülga 2926 sayılı, 5434 Sayılı Yasalar ile 506 Sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Yasa hükümlerine göre değerlendirileceği yönündeki hükümün öngörülmüş olması ve genel olarak yasaların geriye yürümemesi ( geçmişe etkili olmaması ) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan maddede, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür.

Somut olayda, davacının dava dışı 11000... sicil nolu-B... Ltd. Şti. işyerinden 07.12.1999-20.12.1999 tarihleri arasında, 503 sicil nolu-Şanlıurfa Belediyesi işyerinden 2000 yılı 1. dönem 120 gün, 1001... sicil nolu-B... Ltd. Şti. işyerinden 22.05.2000-31.05.2000 tarihleri arasında, 11001... sicil nolu-E. A. işyerinden 0108.2000-21.08.2000 tarihleri arasında, 503 sicil nolu-Şanlıurfa Belediyesi işyerinden 2000 yılı 3. dönem 106 gün, 2001 yılı 1. dönem 120 gün, 11003... sicil nolu-O... Ltd. Şti. işyerinden 12.07.2001-23.07.2001 tarihleri arasında, 11003... sicil nolu-İ. A. işyerinden 10.11.2001-31.12.2001 tarihleri arasında ve 11004... sicil nolu-İ. K. işyerinden 2002 yılı 3. dönem 5 gün çalışmalarının Kuruma bildirildiği ve dolayısıyla davacının davalı işverene ait işyerinde devamlılık arz eden bir çalışması olmadığı, 07.12.1999 tarihinden itibaren hizmetlerinin kesintiye uğradığı, mahkemeye 09.07.2008 tarihinde başvurulduğu, 16.11.2002 tarihine kadar olan hizmetleri yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davacının aynı işyerinde bu tarihten sonra çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.

Hak düşürücü süreye uğramayan 16.11.2002 tarihinden sonraki dönem yönünden ise, ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimseler de değildir. Ayrıca, sözkonusu tanıklar beyanlarında, kendilerinin de davalı aleyhine açtıkları hizmet tespiti davalarının bulunduğunu ifade etmişlerdir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta, soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan, tespiti istenilen süreler çok öncelere ilişkin bulunduğundan tanıkların bu sürelerle ilgili bilgileri bu güne değin eksiksiz olarak hafızalarında korumaları da hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmez.

Yapılacak iş, davacının 16.11.2002 tarihine kadar olan hizmetleri yönünden hak düşürücü süre geçtiğinden bu döneme ilişkin davanın reddine karar vermek, hak düşürücü süreye uğramayan 16.11.2002 tarihinden sonraki dönem yönünden ise, davanın nitelikçe kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması sebebiyle mahkemece, doğrudan soruşturma genişletilmek sureti ile, davacı ile aynı tarihte birlikte çalışan ve Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar belirlenerek, bu tanıkların bilgilerine başvurmak ve hak düşürücü süreye uğramayan

16.11.2002-20.6.2008 tarihleri arasında davacının çalıştığını iddia ettiği işyerine komşu olan işyerlerini Belediye, Emniyet veya Jandarma vasıtasıyla saptamak, saptanan bu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişileri, başka bir anlatımla, Sosyal Güvenlik Kurumunda kayıtları olan komşu işyeri veya benzer isi yapan işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının bilgilerine başvurulmak ve olabildiğince delilleri toplayıp, bunları birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermektir. Bu yön, Yargıtay H.G.K'nın 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 Sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükümün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı işverenin işçilik alacaklarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istenmesi halinde davalılardan ilgiliye iadesine, 14.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Tags: bursa iş davası avukatı | çağlayanda iş davası avukatı | iş avukatı | iş davaları avukatı | iş davası avukatı | işçinin hakları | istanbulda iş davası avukatı | perpada is davasi avukati | şişlide iş davası avukatı | ücretsiz izin | ücretsiz izine çıkarma | ümraniyede iş davası avukatı


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.