KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İdare Hukuku »
Cuma, 19 Nis 2024

İmar Planında Sağlık Alanı Olarak Ayrılan Ve Fiilen El Atılmayan Taşınmazda İdarenin Uygulamasından Doğan Zararın Giderilmesi İsteminin İdari Yargı Yerlerince Çözüleceğine Dair Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı


T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

E. 2012/236

K. 2012/254

T. 5.11.2012

• İMAR PLANINDA SAĞLIK ALANINDA KALAN TAŞINMAZ ( Kamulaştırmasız El Atıldığından Bahisle Tazminat Talebi/İdarenin Kamulaştırma Kanunu Kapsamında İşlemi Olmadığından Bedel Artırma Davası Niteliğinde Olmadığı - İdari Yargının Görevli Olduğu )

• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILDIĞINDAN BAHİSLE TAZMİNAT İSTEMİ ( İdarenin Kamulaştırma Kanunu Kapsamında Bir İşleminin Bulunmadığı - İdarenin Uygulamasından Doğan Zararın Giderilmesi İsteminin İdari Yargı Yerlerince Çözüleceği/İmar Uygulamasından Uyuşmazlığın Kaynaklandığı )

• FİİLEN EL ATMA ( İdarenin Kamulaştırma Kanunu Kapsamında Bir İşleminin Bulunmadığı/Davanın Bedel Artırma Davası Niteliğinde Olmadığı - İdari Yargıda Görüleceği/Taşınmazın İmar Planında Sağlık Alanı Olarak Ayrıldığı )

2942/m.14

3194/m.18

2577/m.2

ÖZET : Dava, imar planında sağlık alanında kalan taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle tazminatın tahsiline ilişkindir. Uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; davacının davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiyle açtığı görülmektedir. İdari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

OLAY : Davacılar vekili, dava dilekçesinde, Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Demirci Mahallesi, 4262 ada, 1 parsel de bulunan taşınmazın müvekkillerine ait olduğunu, bu taşınmazın, yapılan imar planında sağlık alanında kaldığını, davalı idarelerce taşınmaza fiilen el atılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Nilüfer Belediye Başkanlığı vekili, süresi içerisinde verdiği dilekçede, taşınmazın imar planında sağlık alanı olarak ayrılmasının tek başına fiili el atma olarak değerlendirilemeyeceğini, açılan davanın imar mevzuatı çerçevesinde idari yargı yerinde görülmesinin gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 30.4.2012 gün ve E:2012/129 sayı ile, davanın mahiyeti itibariyle kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası niteliğinde olduğu gözetilerek, Nilüfer Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Nilüfer Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcısına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Her ne kadar, uyuşmazlık konusu parselin imar planında sağlık alanı olarak ayrılmış olması nedeniyle söz konusu taşınmazlann bedellerinin tazminat olarak ödenmesi istemiyle açılan davada, davanın hukuksal dayanağı olarak, kamulaştırmasız el atma gösterilmiş ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında imar planında ilköğretim tesisi alanına ayrılan taşınmaz yönünden kamulaştırmasız el atma olgusunun varlığı kabul edilmiş; yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, 3194 sayılı Kanun'un 8'inci maddesine göre yapılan uygulamada davacıya tahsis edilen imar parselinin, imar planında lise alanı olarak ayrılması halinde kamulaştırmasız el atma koşullarının gerçekleştiği yönündeki mahkeme direnme kararı yerinde bulunmuş ise de; davacıların mülkiyet hakkına getirilen kısıtlama, yukarıda açıklandığı üzere, genel ve düzenleyici işlem olan imar planında ilgili taşınmazın sağlık alanı olarak gösterilmesinden, bu planlarda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulaması işleminden kaynaklandığında ihtilaf bulunmadığından; bu kısıtlama ve hareketsizlikten doğan zararın da idari işlem ve eylemden kaynaklandığının kabulü gerektiği, bu bakımdan; davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının ( b ) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, bu nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGİTAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun ya da kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, uyuşmazlık konusu işlemin, "sağlık alanı" olarak kullanıma tahsis edildiği, ancak dava tarihine kadar herhangi bir kamulaştırma işlemi ya da fiilen el atma bulunmadığı, davaya konu, idari eylemin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 8-18. maddesinin uygulamasından kaynaklanmakta olduğu, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Serdar ÖZGÜLDÜR'ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Mehmet Aydan AL'ın katılımlarıyla yapılan 5.11.2012 günlü toplantısında:

I- İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II- ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN'm, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BA. ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR'm davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR : Dava, Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Demirci Mahallesi, 4262 ada, 1 parselde bulunan taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinde, "İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık paylan, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

( Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md. ) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez..." hükmü yer almıştır.

Anılan madde uyarınca, yapılan imar düzenlemesi sonucunda "...resen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir..." denildiğine göre, idarenin "resen tescil işlemlerini yaptırmak" şeklindeki bu yetkilerini idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan sonucu olarak kullandığı; bir başka ifadeyle, tapuya yapılan tescilin idari işlemlerin icrası niteliğinde olduğu açıktır.

Olayda, davacı tarafından taşınmazına kamulaştırmasız el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin şimdilik 10.000,00 TLTik kısmının yasal faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, imar uygulaması sonucu sözkonusu parselin imar planında sağlık alanına ayrılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; davacının davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiy le açtığı görülmektedir.

Bu durumda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin maddelerinin uygulamasından kaynaklanan ve imar planı ile buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile, davalı vekilinin görev itirazının. Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı'nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin görev itirazının Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce REDDİNE İLİŞKİN KARARININ KALDIRILMASINA, 05.11.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.


Tags: adli yargı | fiili el atma | görev uyuşmazlığı | idare hukuku | idari yargı | imar hukuku | imar planı | kamulaştırma | kamulaştırmasız el atma


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.