T.C.
DANIŞTAY
14. DAİRE
E. 2013/1493
K. 2013/5670
T. 10.9.2013
ÖZET : Uyuşmazlığa konu alanın 6306 sayılı Kanunda belirtilen
"riskli alan" özelliğini taşıdığına dair düzenlenen raporun alanda
bulunan yapılarla ilgili olarak üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal
kaybına yol açma riski taşıdığına dair somut herhangi bir bilgi içermediği
sonucuna ulaşıldığı, ayrıca alanın 1. Derece Kentsel Sit Alanı olması
dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığının da görüşünün alınması zorunlu iken bu
lazimeye uyulmadığının anlaşılmış olduğundan, dava konusu Bakanlar Kurulu
kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
İstemin Özeti : Ankara İli, Çankaya
İlçesi, Namık Kemal Mahallesi sınırları içinde bulunan, sınır ve koordinatları
Bakanlar Kurulu Kararına ekli kroki ile listede gösterilen alanın, 6306 sayılı
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun 2. maddesi
uyarınca "Riskli Alan" olarak ilan edilmesine ilişkin 28.01.2013
günlü, 2013/4248 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Ondördüncü
Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosya incelendikten
sonra, müdahale isteminde bulunan Maliye Bakanlığı'nın davanın sonucundan
etkilenecek olduğu anlaşıldığından, 2577 sayılı Yasanın 31. maddesinin
yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 67. ve ilgili
kuralları uyarınca davalı idareler yanında davaya müdahale istemi kabul
edilerek işin gereği görüşüldü:
KARAR : Dava; Ankara İli, Çankaya İlçesi, Namık
Kemal Mahallesi sınırları içinde bulunan, sınır ve koordinatları Bakanlar
Kurulu Kararına ekli kroki ile listede gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesi uyarınca
"Riskli Alan" olarak ilan edilmesine ilişkin 28.01.2013 günlü,
2013/4248 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının ( ç )
bendinde; Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve
mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın
teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmış, 9.
maddenin 3. fıkrasında da "2863 sayılı Kanun ve 5366 sayılı Kanun
kapsamındaki alanlarda uygulamada bulunulması halinde alanın sit statüsü de
gözetilerek Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşü alınır." şeklinde
düzenlenmiştir.
Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin, "Riskli alanın
tespiti" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında da "Riskli alan; a )
Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol
açma riski taşıdığına dair teknik raporu,
b ) Alanda daha önceden meydana
gelmiş afetler varsa, bunlara dair bilgileri,
c ) Alanın büyüklüğünü de içeren
koordinattı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını,
ç ) Alanda bulunan kamuya ait
taşınmazların listesini,
d ) Alanın uydu görüntüsünü veya
ortofoto haritasını,
e ) Zemin yapısı sebebiyle riskli
alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu,
f ) Alanın özelliğine göre
Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri,
ihtiva edecek şekilde hazırlanmış
olan dosyaya istinaden ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü
alınarak Bakanlıkça belirlenir ve teklif olarak Bakanlar Kuruluna
sunulur..." hükümlerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; dava
konusu alanda 1944 yılında yapılaşma başlamış olup Saraçoğlu Lojmanları da bu
alanda bulunmaktadır. Söz konusu yapılar kendi alanında ilklerin temsili olup,
bu yapılar Türkiyenin devlet eliyle yapılmış ilk toplu konut uygulamalarından
biridir. Alman mimar Paul Bonatz tarafından mimari projesi hazırlanan yapılar;
geleneksel Türk Konut mimarlığının önemli öğelerinden olan geniş saçaklar,
cumbaya öykünen destek üzerindeki cephe çıkmaları, pencere modülasyonları,
sacdan yapılma kafes biçimli balkon korkulukları dış cepheleri Türkiye ve
teması dikkate alınarak yapılması nedeniyle Saraçoğlu Mahallesi 2. Ulusal
Mimarlık akımının başkentteki önemli bir örneğini oluşturmaktadır. Bu nedenle
de dava konusu alan Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek
Kurulunun 14.04.1979 günlü, A-1610 sayılı kararı ile 1. Derece Kentsel Sit
Alanı olarak ilan edilmiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
21.01.2013 günlü, 271 sayılı yazısıyla da; Ankara İli, Çankaya İlçesi, Namık
Kemal Mahallesi sınırları içinde bulunan yaklaşık 11,8 ha alanda, 1940'lı
yıllarda yapılaşmanın başladığı ve yapıların ekonomik ömürlerini tamamladığı,
alanın köhnemeye yüz tuttuğu, çöküntü alanlarının oluşmaya başladığı
belirtilerek alanın üzerindeki yapılaşmanın can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığı
gerekçesiyle riskli alan olarak ilan edilmesi talebine ilişkin olarak
hazırlanan dosyanın Başbakanlığa sunulduğu, dava konusu alandaki münferit
yapılara ilişkin olarak 13.07.1992, 02.09.1994, 28.03.2006 günlü raporlar
düzenlendiği, en son olarak da Riskli Alan teklifi aşamasında Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından bila tarih ve sayılı rapor hazırlandığı, Afet
ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından da alana ilişkin olarak Bakanlar Kurulu
kararı ile alınmış bir Afete Maruz Bölge kararı bulunmadığının belirtilmesi
üzerine dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alındığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu Bakanlar Kurulu kararı incelendiğinde; uyuşmazlık konusu
alanın üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski
taşıdığına dair farklı tarihlerde idarelerce hazırlanan teknik raporların,
yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını
kanıtlayacak yeterli bilgi içermesi gerektiği halde, kararın hazırlık
aşamasında esas alınan raporların eski tarihli olduğu, davalı idarelerin
savunmalarında belirttiği 28.03.2006 günlü rapordaki incelemenin de sadece 15, 17, 19 numaralı
binalara ilişkin olduğu, yapıların tamamına ait yapılmış bir inceleme
bulunmadığı, en son hazırlanan raporda da yapıların hangi yönlerden can ve mal
kaybına yol açma riski taşıdığına dair bilgi içermediği, sadece-alanın-tarihsel
gelişimine ilişkin bilgilere yer verildiği, buna karşın davacılar tarafından
Ankara 9. Sulh Hukuk .Mahkemesinin E: 2013/44 kayıtlı dosyasında yaptırılarak
sunulan bilirkişi raporunda; alandaki yapılara ilişkin tek tek incelemelerde
bulunulduğu ve yapılarda can ve mal kaybına yol açma riski taşıyacak derecede
bulgulara rastlanmadığının belirtildiği de göz önünde bulundurulduğunda
davalılardan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan raporun,
alanın riskli alan ilan edilebilmesi için gerekli olan raporun niteliklerini
taşımadığı görülmüştür.
Diğer taraftan; alanın, Kültür
Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 14.04.1979
günlü, A-1610 sayılı kararı ile 1. Derece Kentsel Sit Alanı olarak ilan
edildiği de dikkate alındığında, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 9. maddenin 3. fıkrasındaki "2863 sayılı
Kanun ve 5366 sayılı Kanun kapsamındaki alanlarda uygulamada bulunulması
halinde alanın sit statüsü de gözetilerek Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşü
alınır." hükmü uyarınca riskli alan ilan edilmesi öncesinde Kültür ve Turizm Bakanlığının da görüşünün
alınması zorunlu iken davalı idarelerin savunmalarında bu görüşün uygulama
aşamasında alınacağının belirtildiği, ancak, bir alanın riskli alan ilan
edilmesi için çalışmaların başlamasıyla uygulamanın başladığının kabul edilerek
telafisi güç sorunlarla karşılaşmamak için İlgili kurumların görüşlerinin
kararın alınması aşamasından önce istenmesi gerekli bulunmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlığa konu alanın
6306 sayılı Kanunda belirtilen "riskli alan" özelliğini taşıdığına
dair düzenlenen raporun alanda bulunan yapılarla ilgili olarak üzerindeki
yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair somut
herhangi bir bilgi içermediği sonucuna ulaşıldığı, ayrıca alanın 1. Derece
Kentsel Sit Alanı olması dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığının da görüşünün
alınması zorunlu iken bu lazimeye uyulmadığının anlaşılmış olduğundan, dava
konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan, davacılardan Y. K.'in
11.07.2013 tarihinde Danıştay Başkanlığı kaydına giren dilekçesiyle davadan
feragat ettiği anlaşılmaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; davacılardan
Y. K. yönünden davadan feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına
oybirliği ile, 28.01.2013 günlü, 2013/4248 sayılı Bakanlar Kurulu kararının
iptaline ise oyçokluğu ile, aşağıda yazılı 193,2-TL yargılama giderinin davalı
idarelerden alınarak davacılara verilmesine, kararın verildiği tarihte
yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.320,00- TL
vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak vekil ile temsil olunan
davacılara verilmesine, artan posta giderinin istemi halinde davacıya iadesine,
kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri
Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 10.09.2013 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY :
Dava; Ankara İli, Çankaya İlçesi,
Namık Kemal Mahallesi sınırları içinde bulunan, sınır ve koordinatları Bakanlar
Kurulu Kararına ekli kroki ile listede gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesi uyarınca
"Riskli Alan" olarak ilan edilmesine ilişkin 28.01.2013 günlü,
2013/4248 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu alanın riskli alan ilan
edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının dava dosyasında bulunan alandaki
yapılara ilişkin farklı raporlar olduğu ve davacılar tarafından da bilirkişi
incelemesi yaptırılarak yapılara ilişkin tespitlerde bulunulduğu
anlaşıldığından, alandaki yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma
riski taşıdığının ortaya konulması için konusunda uzman olanlar arasından
seçilecek kurula bilirkişi incelemesi yaptırılarak işin esası hakkında karar
verilmesi görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.
< Önceki | Sonraki > |
---|