KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İdare Hukuku »
Cumartesi, 20 Nis 2024

TSK’nde hemşire olan davacının bitirdiği ön lisans programının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında üst öğretim kabul edilip edilmeyeceği ve buna bağlı olarak özlük ve parasal haklarında düzenleme yapılıp yapılmayacağı idari yargıda görülür


T.C

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO : 2012/280

KARAR NO: 2013/324

KARAR TR : 11.03.2013

(Hukuk Bölümü)

ÖZET : TSK’nde hemşire olan davacının bitirdiği ön lisans programının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında üst öğretim kabul edilip edilmeyeceği ve buna bağlı olarak özlük ve parasal haklarında düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin bulunan davanın, GENEL İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R

 Davacı : M.A.

 Vekili : Av. H.A.

 Davalı : İçişleri Bakanlığı

 Vekili : Av. S.V. (Askeri Yargıda)

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde Jandarma Genel Komutanlığı’nı davalı olarak göstermek suretiyle özetle, davacının Seferihisar Jandarma Muhabere Tabur Komutanlığı’nda sivil memur kadrosu ile hemşire olarak görev yapmakta olup, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Laborant ve Veterinerlik Sağlık Programındaki Ön lisans eğitimini 02.06.2008 tarihinde tamamlamış ve 02.06.2008 tarihli diplomayı almaya hak kazanmış olduğunu, buna bağlı olarak çalıştığı kurum tarafından intibakları yapılarak yan ödeme ve özlük haklarından faydalanmaya başladığını, Mart ayı maaşını almak istediğinde ise maaş hesabında yan ödemelerin kaldırıldığını gördüğünü, eksikliğin nereden kaynaklandığını araştırdığında ise, bitirmiş olduğu ön lisans programının hemşireliğin üst öğrenimi olamayacağı yönünde YÖK kararının bulunduğundan bahisle ödemelerin durdurulduğunun bildirildiğini, bu durumla ilgili olarak davacının yapmış olduğu araştırmada YÖK'ün kararının yine YÖK tarafından iptal edildiğinin ve 18.08.2006 tarihli kararın uygulanmasına devam edilmesi gerektiğinin öğrenildiğini, Jandarma Genel Komutanlığına 10.03.2011 tarihinde maaşından yapılan kesintilere karşı yapmış olduğu itirazın 17.03.2011 tarih ve 1300-120089-11 sayılı yazı ile reddedildiğini, söz konusu ret kararı hukuka aykırı olup iptal edilmesi gerektiğini, zira YÖK tarafından laborant ve veterinerlik sağlık programını bitiren hemşireler hakkında farklı birçok karar verildiğini, bu kararların da kendi arasında farklılıklar içerdiğini, YÖK’ün 18.08.2006 tarih ve 2006.10.3666 sayılı kararı ile Laborant ve Veterinerlik Sağlık Programı bölümünün sağlık çalışanları için mesleki bir üst öğrenim sayılmasına karar verdiğini, 04.11.2009 tarihli kararında ise bu görüşten ayrılarak, bu bölümün sağlık çalışanları için üst öğrenim olduğu yönündeki kararını iptal ettiğini, gerekçe olarak ise hemşirelik mesleğinin 4 yıllık Lisans eğitimini gerektirdiğini, bu bölümün ise ön lisans olması nedeniyle üst öğrenim olamayacağını ileri sürdüğünü, bu haliyle lise mezunu olan hemşirelerin durumunu göz ardı ettiğini, YÖK’ün 04.02.2010 tarihli Genel Kurul kararında ise daha önce verdiği kararı iptal etmiş ve Açık Öğretim Fakültesi Laborant ve Veteriner Sağlık Ön lisans Programı'nın, 01.12.2009 tarihine kadar söz konusu programdan mezun olanlar ile programa kayıt olanlar için mesleki bir üst öğrenim sayılmasına, ancak aynı tarihten sonra adı geçen programa kayıt olanlardan ise sadece laborant veya laborant teknisyenleri için mesleki üst öğrenim sayılmasına karar verdiğini, Sağlık-Sen tarafından YÖK aleyhine Danıştay 8. Dairesi Başkanlığında 2009/10066 E.sayılı davanın açıldığını ve bu davanın halen devam ettiğini, YÖK’ün 13.01.2011 tarihinde önceki kararlarını iptal ederek Laborant ve Veteriner Sağlık Önlisans Programı’nı yeniden üst öğrenim olarak kabul ettiğini, davacının ise laborant ve veteriner sağlık ön lisans programından 02.06.2008 tarihinde mezun olmuş ve hemen kuruma intibakının yapılmış olduğunu, davacının ilgili okulu 02.06.2008 tarihinde bitirdiğini, YÖK’ün vermiş olduğu 2006 tarihli karar ile ortada kazanılmış bir hak bulunduğunu, YÖK’ün 13.01.2011 tarihli kararı ile ise 04.11.2009 ve 04.02.2010 tarihli kararların iptal edildiğine göre davacının hali hazırda bitirmiş olduğu Laborant ve Veteriner Sağlık Ön Lisans Programı’nın üst öğrenim sayılması gerekmekteyken haksız ve mesnetsiz olarak maaşında yer alan ödemelerin iptal edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Jandarma Genel Komutanlığı’na YÖK’ün 13.01.2011 tarihli kararının olduğunu belirterek, bu kararın ilgili kurumdan istenilerek yeniden inceleme yapılması yönünde talepte bulunduklarını, bu taleplerinin de reddedildiğini, YÖK tarafından Jandarma Genel Komutanlığına yazılan 15.12.2010 tarihli cevap yazısı içeriğinin davacının şartlarına uygun olmadığını, zaten YÖK’ün önceki kararlarının 13.01.2011 tarihli kararı ile iptal edilmiş olduğunu, bu nedenle Jandarma Genel Komutanlığı’nın almış olduğu kararın yok hükmünde olan YÖK kararına dayandığını, Jandarma Genel Komutanlığı’nın YÖK'e Laborant ve Veteriner Sağlık Ön Lisans Programının hemşirelik mesleğinin üst öğrenimi olup olmadığı konusunda yazdığı yazıların eksik nitelikte olup, o tarihli kararlara göre davacının hali hazırda ilgili bölümden 2008 tarihinde mezun olduğundan o dönemdeki şartları taşıdığını, ancak bu kararların YÖK tarafından 13.01.2011 tarihli kararla iptal edildiğini, bu hususun Jandarma Genel Komutanlığı’na bildirilmiş olmasına rağmen dikkate alınmadığını, davacının maaşından yan ödemelerin kesilmesi sonucunu doğuran YÖK kararı YÖK’ün kendisi tarafından iptal edilmiş olduğundan maaştan kesinti yapılmasının hukuka aykırı olup, eksik ödemelerin davacıya iade edilmesinin gerektiğini, davacının Mart 2011,Nisan 2011 ve Mayıs 2011 maaşından kesinti yapıldığını, haksız ve mesnetsiz olarak yapılan kesintilerin yasal faizi ile birlikte davacıya iadesinin gerektiğini belirterek, sonuç olarak davacıya üst öğrenim nedeniyle ödenmekte olan yan ödemelerin kesilmesine ilişkin kararın iptaline, maaşından yapılan kesintilerin yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmesi istemiyle askeri yargı yerinde dava açmıştır.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire Başkanlığı; 15.05.2011 gün, E:2011/831, K:2011/815 sayı ile özetle, dava dilekçesinde davalı olarak İçişleri Bakanlığı’nın gösterilmesi gerekirken, Jandarma Genel Komutanlığı’nın davalı olarak gösterilmiş olmasına karşın dilekçenin reddine karar vermiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde bu kez İçişleri Bakanlığı’nı davalı olarak göstermek suretiyle aynı istemle askeri yargı yerinde dava açmıştır.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire Başkanlığı;15.02.2012 gün, E:2011/1202, K:2012/156 sayı ile özetle, davaya konu uyuşmazlığın, davacının 2008 yılında bitirdiği laborant ve veterinerlik sağlık programındaki ön lisans eğitiminin, hemşirelik mesleğinin üst öğrenimi olarak kabul edilip edilmeyeceği ve buna bağlı olarak davacının intibakının yapılarak bunun özlük haklarına yansıtılıp yansıtılmayacağına (yan ödeme verilip verilmeyeceği) ilişkin olduğunu, bu yönüyle sorunun sadece TSK da görevli ve durumları davacı gibi olan personelle sınırlı olmayıp, Kanunda 657 sayılı Kanun kapsamında görev yapan ve davacıyla aynı durumda olan personelin tamamını ilgilendirdiğini,davanın çözümünde ne davacının 1602 sayılı Kanunun 20’nci maddesi uyarınca asker kişi sayılmasının, ne de görev ve hizmet yerinin TSK kadrolarında yer almasının en ufak bir etki ve öneminin olmadığını, Kamu’da 657 sayılı Kanun kapsamında görev yapan ve davacıyla aynı konumda olan personelin üst öğreniminin kabulü ile üst öğrenim nedeniyle intibak işlemleri hangi esas, usul ve mülahazalara göre takdir ve tespit edilmiş ise, davacı ve davaya konu ettiği uyuşmazlığın da aynı esas, usul ve mülahazalara göre takdir ve tespit edileceğini, bir diğer deyişle uyuşmazlıkla ilgili uygulanacak kuralın öngörülmesinde, askeri hizmetin gerekliliklerinin hiç mi hiç gözetilmeyeceğini ifade ederek, davacının 1602 sayılı Kanunun 20’nci maddesi kapsamında asker kişi olduğunu, ancak dava konusu YÖK’ün kararına istinaden laborant ve veterinerlik sağlık programındaki ön lisans eğitiminin hemşirelikte bir üst öğrenim olarak sayılmaması kararına ilişkin işlem ile buna bağlı intibak işleminin askeri hizmete ilişkin olmadığını, dolayısıyla davanın görev ve çözüm yönünden AYİM’de değil Genel İdari Yargı Yeri’nde görülmesinin uygun olduğunu belirterek, davanın görev yönünden reddine karar vermiş olup, bu karara karşı yapılan karar düzeltme başvurusu üzerine, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2.Daire Başkanlığı’nın 06.06.2012 gün, E:2012/309, K:2012/612 sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle, idari yargı yerinde dava açmıştır.

İzmir 1.İdare Mahkemesi; 18.04.2012 gün,E:2012/750 sayı ile özetle, davacının, Seferihisar Jandarma Muhabere Tabur Komutanlığı emrinde sivil memur (hemşire) olarak görev yaptığını, 02.06.2008 tarihinde Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Laborant ve Veterinerlik Sağlık Programı Önlisans eğitimini tamamladığını, bitirdiği önlisans programının üst öğrenim kabul edilerek maaş, zam ve tazminatlarının buna göre ödendiğini, ancak Mart 2011 tarihi itibariyle üst öğrenim kabul edilmeyerek önlisans seviyesinde maaş, zam ve tazminat ödenmesine son verildiğini, bakılan davanın da bitirdiği programın üst öğrenim sayılmayarak önlisans seviyesinde maaş ve tazminat ödenmesine son verilmesine ilişkin işlem ile bu tarihten itibaren maaşından yapılan kesintilerin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açıldığını, 1602 sayılı Yasa'ya göre "asker kişi" sayılan sivil memur olarak görev yapan davacıya, bitirdiği önlisans programının üst öğrenim olarak kabul edilmemesi üzerine maaş , zam ve tazminatların eksik ödenmesi işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın, asker kişinin parasal hakları (aylık) kapsamında kaldığı ve bu durumun açıkça 1602 sayılı Yasa'nın 22nci maddesinde Birinci Dairece çözümlenecek işler arasında sayıldığı dikkate alındığında, asker kişinin parasal haklarından doğan davada "askeri hizmete ilişkin bulunma" koşulunun da gerçekleşmiş olması karşısında, davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek idare Mahkemesinin görevli bulunduğundan bahisle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca, görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 11.03.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; askeri ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, askeri yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Süalp Tanyel’in davada genel idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü ve yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Seferihisar Jandarma Muhabere Tabur Komutanlığı’nda sivil memur kadrosu ile hemşire olarak görev yapmakta olan davacının,02.06.2008 tarihinde mezun olduğu Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Laborant ve Veterinerlik Sağlık Programı Ön Lisans eğitimine ilişkin olarak, çalıştığı kurum tarafından ilk başta intibakının yapılarak yan ödeme ve özlük haklarından faydalanmaya başlamış olmasına karşın, sonrasında maaş hesabındaki yan ödemelerin kaldırılması üzerine, maaşından yapılan kesintilere karşı yapmış olduğu itirazın 17.03.2011 tarihli yazı ile reddedilmesi işlemine karşın, yan ödemelerin kesilmesine ilişkin kararın iptali ile, maaşından yapılan kesintilerin yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri olmayan makamlarca kurulmuş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin yönetsel işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması koşulunun aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasanın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu yönetsel işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasanın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan ya da hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Anılan Yasa’nın değişik 21. maddesinin birinci fıkrasında “20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır.” denilmiş; aynı Yasa’nın “Birinci Dairenin görevleri” başlıklı değişik 22. maddesinde, atanma, yer değiştirme, nasıp, sicil, kademe ilerletilmesi, terfi, emeklilik, maluliyet, aylık ve yolluklara ilişkin iptal ve tam yargı davalarının Birinci Dairece çözümleneceğine işaret edilmiştir.

Yönetsel işlemin, görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer yönetsel işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre kurulmuş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir anlatımla, askeri hizmete ilişkin yönetsel işlemler: yönetimin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda kurulan işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından kurulmuş olsa bile durum değişmemekte, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.

Davacının 1602 sayılı Yasanın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

Dosyanın incelenmesinden; davacının Seferihisar Jandarma Muhabere Tabur Komutanlığı’nda sivil memur kadrosu ile hemşire olarak görev yapmakta olduğu, 02.06.2008 tarihinde Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Laborant ve Veterinerlik Sağlık Programındaki Ön Lisans eğitimini tamamladığı, buna bağlı olarak çalıştığı kurum tarafından intibakları yapılarak yan ödeme ve özlük haklarından faydalanmaya başladığı, sonrasında ise bitirmiş olduğu ön lisans programının hemşireliğin üst öğrenimi olamayacağı yönünde YÖK kararı bulunduğundan bahisle ödemelerin durdurulduğu, bunun üzerine maaşından yapılan kesintilere karşı çalıştığı kuruma müracaat ettiği, bu müracaatının reddedilmesi üzerine dava açıldığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlık konusu olay, davacının bitirdiği hemşirelik ön lisans programının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında üst öğretim olarak kabul edilip edilmeyeceği ve buna bağlı olarak özlük ve parasal haklarında düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkindir. Bu bağlamda, dava konusu edilen hususunun “askeri hizmete ilişkin” bir yanının bulunmadığı kuşkusuzdur. Çözümlene­cek olan anlaşmazlık, intiba­kının yapılmadığını ileri süren Türk Silahlı Kuvvetleri dışında görev yapan sivil memurun aynı yöndeki isteğinden ve onun çö­zümü ile varılacak sonuçtan farklı değil­dir.

Belirtilen duruma göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasanın 20. maddelerinde öngörülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 1.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 1.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 11.03.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.



Tags: atama davaları | idare | idare avukati | idare hukuku | kamu | kamu davaları | kamu personeli | memur davaları | perpa avukat | perpada avukat | perpada iş avukatı


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.