T.C.
DANIŞTAY
6. DAİRE
E. 2003/1712
K. 2003/4221
T. 9.7.2003
İstemin Özeti: Konya İdare
Mahkemesinin 31.12.2002 günlü, E: 2002/1697, K: 2002/1782 sayılı kararının usul
ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz
edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna
uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi
Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Aynur
Şahinok'un Düşüncesi: Mülkiyeti ... A.Ş'ye ait ... Mahallesi 62 ada, 2
parselin bulunduğu alanla ilgili olarak imar tadilatı yapılması ve onanması ile
parselasyon haritası yapılması ve imara açılmasına ilişkin 2.10.2000 gün ve
5/25 sayılı 18.2.2002 gün ve 2/16 sayılı 22.10.2002 gün ve 4/16 sayılı meclis
kararlarının iptali istemiyle açılan davayı ehliyet yönünden reddeden Konya
İdare Mahkemesinin 31.12.2002 günlü E: 2002/1697, K: 2002/1782 sayılı kararı
davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz dosyasının
incelenmesinden;
İdarenin bütün eylem ve
işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka
uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan birisinin iptal davaları olması,
anılan davaların açılmasında davacı olabilmek için menfaat ihlalinin yeterli
bulunması karşısında imar planı tadilatının iptalini istemekte davacının dava
açma ehliyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle temyiz
isteminin kabulü ile temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının bozulması
gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay
Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki
belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, ...,
... Mahallesi, 62 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın imar planında değişiklik
yapılmasına ilişkin 2.10.2000 günlü 5/25 sayılı; 18.2.2002 günlü, 2/16 sayılı;
22.10.2002 günlü, 4/16 sayılı belediye meclisi kararlarının iptali istemiyle
açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, ... A.Ş.'nin
mülkiyetindeki 62 ada, 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin plan tadilatının
davacı ile ilgisi bulunmadığından kişisel menfaatinin de ihlal edilmediği
gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı
tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden,
davacının uyuşmazlık konusu taşınmazın yakınında bulunan ve akaryakıt satış
istasyonu olarak kullanılan 1249 ada, 157 parsel sayılı taşınmazın maliki
olduğu, ... ait tekstil fabrikası olarak kullanılan uyuşmazlık konusu
taşınmazın özelleştirme idaresi tarafından ... A.Ş'ne satılmasından sonra tesis
edilen dava konusu imar planı değişikliği işlemlerinin hak ve menfaatlerini
ihlal ettiği, plan tadilatının yapılması sırasında imar mevzuatına uygun
hareket edilmediği iddiaları ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 günlü, 4577 sayılı Kanunla değişik 2.
maddesinde belirtildiği üzere, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep,
konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı
iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal
davası olarak tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını
sağlayan en önemli araçlardandır. Bu nedenledir ki iptal davasında davacı
olabilmek için "menfaat ihlali" yeterli görülmüş, davacı ile dava konusu
işlem arasında sadece meşru, kişisel ve güncel bir ilişkinin varlığı
aranmıştır.
Bu anlayışla, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 10.6.1994 günlü, 4001 sayılı Yasanın 1. maddesiyle
değiştirilen 2. maddesinin 1. bendinin ( a ) alt-bendinde yer alan "...
kişisel hakları ihlal edilenler..." ibaresi nedeniyle sözkonusu ( a ) alt
bent Anayasa Mahkemesinin 21.9.1995 günlü, E: 1995/27, K: 1995/47 sayılı
kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş, iptal davalarında
menfaatleri ihlal edilenlerin dava açabilecekleri esası benimsenmiştir. Kaldı
ki sözkonusu iptal kararına esas olan düzenlemede dahi "...çevre, tarihi
ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından
ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere..." şeklinde sınırlama ile çevre
tarihi ve kültürel değerlerin korunması konularında açılacak davalarda dava
açma ehliyeti önceki düzenlemede olduğu gibi korunmuştur.
İdarenin bütün eylem ve
işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka
uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri "iptal
davaları"dır.
İptal davalarındaki
sübjektif ehliyet koşulu doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve
sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşulunun,
idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek
bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Nitekim; çevre, tarihi ve
kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından
ilgilendiren konularda sübjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak
yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği
kazanmıştır.
Bu saptamalar çerçevesinde
uyuşmazlığa bakıldığında, imar planları kamu yararını ilgilendiren genel
nitelikte düzenleyici işlemler olduğundan, semt sakini sıfatıyla menfaatinin
ihlal edildiğinden bahisle dava açma hakkı bulunan davacının imar planı
tadilatının iptali istemiyle açtığı bu davada dava açma ehliyetinin
bulunduğu sonucuna varılmış, idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan
nedenlerle Konya İdare Mahkemesinin 31.12.2002 günlü, E: 2002/1697, K:
2002/1782 sayılı kararının bozulmasına, 16.090.000 lira karar harcı ile
fazladan yatırılan 12.000.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine,
dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.7.2003 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
< Önceki | Sonraki > |
---|