Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu
E.2011/9589 K.2011/740
T.07.12.2011
(..1- Dosyadaki
yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere
göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları
yerinde değildir.
2- İşyeri
devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk
bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri
devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu nun 6. maddesinde
düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde
devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla
devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir
tarihinde ödenmesi gereken borçlarda ise, devreden işverenle devralan
işverenin birlikte sorumlu olduğu aynı yasanın 3. fıkrasında açıklanmış ve
devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı
olduğu hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı İş
Kanununun 120. maddesi hükmüne göre 1475 Sayılı Yasa nın 14. maddesi halen
yürürlükte olduğundan, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi
bakımından işyeri devirlerinde belirtilen hüküm uygulanmalıdır.Anılan hükme
göre, işyerlerinin devir veya intikali yahiut herhangi bir suretle bir
işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin
kıdemi, eşyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı
üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu
sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin
aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
İşyerini
miras yoluyla intikali de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu nun 599. maddesinde
düzenlenmiş, sözü edilen hükümde mirasçıların mirasbırakanın ölümü ile mirasa
bir bütün olarak hak kazanacakları açıklanmıştır.
İşyerinin
önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye
gidilmesi halinde, bu işlem de bir tür işyeri devridir. Önceki gerçek kişi olan
işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan
kaldırmamaktadır. (Yargıtay 9.HD. 22.07.2008 gün
2007/20491 E, 2008/21645 K.)
Aynı
şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa
devretmesi mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da
imkan dahilindedir.
Adi
ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların
belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir.
Banka
veya borsa aracı kurulu işyerlerine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun el
koyması ise işyeri devri niteliğinde değildir. Gerçekten bu halde işyeri
devredilmemekte sadece yönetime müdahale edilmektedir.
Özelleştirme
işlemi sonucu kamuya ait hisselerin devri de işyeri devri olarak
değerlendirilemez. Belirtilen işlemde, işyeri aynı tüzel kişilik altında faaliyetini
sürdürmekte sadece kamuya ait hisselerin bir kısmı ya da tamamı el değiştirmiş
olmaktadır. Bununla birlikte tamamı kamuya ait olan bir işyerinin özelleştirme
işlemi sonucu başka bir işverene geçmesi işyeri devri olarak değerlendirilmelidir. (Yargıtay 9.HD.
08.07.2008 gün ve 2008/25370E,2008/19682 K.)
İşyeri
devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi
mümkün olmaz. Aynı zamanda işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkanı
vermez.
İşyerinin
devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma
koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre
işyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İşyeri devrinin çalışma
koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı belirlenmelidir. (Yargıtay 9.HD.
27.10.2008 gün 2008/29715 E, 2008/28944 K.)
Genel
olarak yapılan bu açıklamaların ardından İş Hukukunda işyeri devrinin işçilik
alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem
tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son
ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 Sayılı Yasa nın
14/2.maddesinde devreden işverenin sorumluluğu bakımındın bir süre
öngörülmediğinden, 4857 sayılı İş Kanunu nun 6. maddesinde sözü edilen devreden
işveren için 2 yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu
olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin
tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren ve işverenler bakımından
kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk
belirlenmelidir.
Feshe
bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden
sorumluluk ise son işverene ait olmakla devreden işverenin bu işçilik
alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Devralan işveren ihbar tazminatı
ile kullandırılmayan izin ücretlerinden tek başına sorumludur.
İşyerinin
devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili
çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı İş Kanununun
6.maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken
müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden
itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle
doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun
olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta
tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından
devralan işveren tek başına sorumludur.
Somut
olayda davacının davalı Milli Piyango İdaresi işyerinde diğer davalının işçisi
olarak çalıştığı, ihalenin başka şirkete verilmesi üzerine iş aktinin
feshedildiği ve davacının ihaleyi yeni alan şirkette ara vermeden çalışmaya
devam ettiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinden işyerinin açık bir şekilde
devredilmeyip zımni olarak devredildiği bellidir. Sosyal sigortalar kurumuna
yapılan çıkış bildirimi de alt işverenin kurumsal açıdan yaptığı olağan bir
işlemdir. Bu nedenle devri ortadan kaldırmaz. Davacı da ertesi gün işi alan
diğer alt işveren yanında başlayarak bu olguyu doğrulamıştır. Bu nedenle feshe
bağlı kıdem, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağının reddi gerekirken yazılı
şekilde kabulü hatalıdır. Öte yandan aynı işveren ile ilgili davalar da redle
sonuçlanıp Dairemizce onanmıştır.)
Gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda,
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN
Davalılardan
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü vekili
HUKUK GENEL
KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca
incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar
okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve
savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan
gerektirici nedenlere ve özellikle Genel Kurulda yapılan görüşmeler sırasında
özel daire bozma kararının somut olaya ilişkin kısmında yer verilen "iş akdinin
feshedildiği" ifadesinin gerçek anlamda bir iş akdi feshini değil; "alt işverenin
kurumsal açıdan yapması gereken Sosyal Sigortalar Kurumuna yönelik kayıtların
silinmesi ve çıkış bildirimi için gerekli kayden feshi" ifade için kullanıldığı
sonucuna varılmış olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire
bozma kararına uyulmak
gerekirken,
önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı
bozulmalıdır.
SONUÇ
Davalılardan Milli Piyango
İdaresi Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme
kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanun'un 30. maddesi
ile 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri
Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3) atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin
harcının yatırana geri verilmesine, 07.12.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
< Önceki | Sonraki > |
---|