T.C.
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
HUKUK BÖLÜMÜ
E. 2012/273
K. 2012/289
T. 24.12.2012
• VAKIF ÜNİVERSİTESİNDE YARDIMCI
DOÇENT OLAN DAVACININ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ ( Sözleşmenin Yenilenmeyeceğine
İlişkin Rektörlük İşleminin İptali İsteminin İdari Yargıda Görüleceği )
• REKTÖRLÜK İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ
( Vakıf Üniversitesinde Yardımcı Doçent Olarak Görev Yapan Davacının
Sözleşmesinin Yenilenmeyeceğine İlişkin İşlem - Üniversitenin Sürekli ve
Düzenli Nitelikteki Kamu Hizmetinde Çalıştırdığı Davacının İdare Hukuku Kapsamında
Bir Kamu Personeli Olduğu )
• ÜNİVERSİTEDE AKADEMİK PERSONEL
OLAN DAVACININ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ İŞLEMİNİ İPTALİ TALEBİ ( Vakıf Üniversitesi
Rektörlük İşlemi/ Üniversitenin Kamu Hizmetinde Çalıştırdığı Davacının İdare
Hukuku Kapsamında Kamu Personeli Olduğu - İdari Yargıda Görüleceği )
• AKADEMİK PERSONEL OLAN DAVACININ
SÖZLEŞMESİNİN FESHİ İŞLEMİNİ İPTALİ TALEBİ ( Sözleşmenin Yenilenmeyeceğine
İlişkin Rektörlük İşleminin İptali İsteminin İdari Yargıda Görüleceği -
Davacının İdare Hukuku Kapsamında Kamu Personeli Olduğu )
2709/m.130
2809/m.Ek.39
2577/m.2
Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği/m.23
ÖZET : Dava,
davalı Vakıf Üniversitesinde Yardımcı Doçent olarak görev yapan davacının,
sözleşmesinin yenilenmeyeceğine ilişkin Rektörlük işleminin iptali istemiyle
açılmıştır. Davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu
hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri
gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır.
Davacının, sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin hukuka uygunluğunun denetimi,
idari yargının görev alanındadır.
OLAY : Davacı, Yeditepe Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık
Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev yapmakta
iken, iş sözleşmesinin yenilenmeyeceğine ilişkin 30.6.2011 gün ve 4763 sayılı
Rektörlük işlemi tesis edilmiştir.
Davacı, iş akdinin feshedileceğine yönelik işlemin iptali
istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı idare vekilince, davacının iş akdinin feshedilmesinin
idari bir işlem olmadığı, dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemelerinin
görev alanında kaldığı öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.
İSTANBUL 2. İDARE MAHKEMESİ: 14.10.2011 gün ve E:2011/1540
sayı ile, Vakıf Üniversitesi statüsünde olan davalı idare bünyesinde 4857
sayılı İş Kanunu Hükümlerine göre istihdam olunan davacının sözleşmesinin
anılan Kanun’un 25/II maddesindeki haklı nedenlere dayalı olarak feshi üzerine
iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı, Vakıf Yükseköğretim kurumlarında
istihdam edilen akademik personel ile vakıf yükseköğretim kurumu arasında akdedilen
sözleşme, üstlenilen kamu hizmetinin yürütümüne ilişkin olduğundan “idari
hizmet sözleşmesi” niteliğinde olduğu ve uyuşmazlığın anılan sözleşme
hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığı anlaşıldığından, davanın görüm ve
çözümünde idare mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davalı idarenin
görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı idare vekilinin süresi içerisinde verdiği olumlu
görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine dava dosyası Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Uyuşmazlığın, bir Vakıf
Üniversitesi olan davalı Üniversite bünyesinde sözleşmeli olarak görev yapan
öğretim üyesi davacının sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin, idare hukuku
kurallarına göre idari yargı yerinde mi, yoksa özel hukuk hükümlerine göre adli
yargı yerinde mi görüm ve çözüme kavuşturulması noktasında toplandığı; davaya
konu işlemin hukuki niteliğinin ve davalı ile davacının hukuki statülerinin
belirlenmesi bakımından ilgili mevzuatın incelenmesinin gerektiği, buna göre;
davalı Üniversitenin T.C. Anayasasının 130. maddesi ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunun Ek-2 ve Ek- 18 maddelerine göre kurulmuş bir Vakıf
Üniversitesi olduğu, kuruluş ve faaliyetlerinde anılan yasal mevzuat ile
birlikte faaliyetlerine 2547 sayılı yasa ile 31/12/2005 gün ve 26040 sayılı
R.G.'de yayımlanan "Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği" ile
Üniversitenin iç yönetmelik ve yönergelerinin esas alındığı; 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu'nun ek 2. maddesi uyarınca "Vakıflar; kazanç amacına
yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik
çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda
gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, yükseköğretim kurumları veya
bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite
veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu
alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri
çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek
yüksekokulu kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Yükseköğretim Kurulu'nun görüşü
alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına,
meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır"; aynı Kanun'un
ek 5. maddesine göre "Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının,
vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti
bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için
seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin
yaş sınırlaması hariç devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en
az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir.
Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer. Mütevelli heyet
vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim
kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulu'nun olumlu görüşü alınarak
mutevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yükseköğretim kurumu
yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim
kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer
personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar,
yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça
hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür"; öğretim
görevlilerinin görevlendirilme şekillerinin ise 2547 sayılı kanunun 31.
maddesinde belirlenmiş olduğu, bu düzenlemeye göre; "Öğretim görevlileri;
üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi
bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen
konularının eğitim-öğretim ve uygulamaları için, kendi uzmanlık alanlarındaki
çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler, süreli veya ders saati ücreti ile
görevlendirilebilirler. Öğretim görevlileri, ilgili yönetim kurullarının
görüşleri alınarak fakültelerde dekanların, rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm
başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi, öğretim
üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı
aranmaksızın ders saati ücreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler.
Öğretim üyesi kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile
atanabilirler; bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi
bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden
atanabilirler. Atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer.
Bunların yeniden atanmaları mümkündür" denildiği; 36. maddede
profesörlerin üniversitede devamlı veya kısmi statüde çalışacaklarının
belirtildiği, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 23/2. maddesi
uyarınca "Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve
idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanun'da devlet üniversiteleri
için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları
bakımından ise, 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır" hükmünün yer
aldığı; davalı vakıf üniversitesinin, kamu hizmeti gören ve kanunla kurulmuş
bir üniversite olduğu, davacının ise bu kurumda özel hukuk hükümlerine tabi bir
sözleşmeye dayanarak, istihdam edilmekte olduğu; davanın konusu işlemin ise,
sözleşmenin feshine ilişkin bulunduğu; anılan sözleşmenin, 2547 sayılı Yasa ve
Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğine göre yapılmış bulunduğu; Vakıf
Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 23. maddesine göre iş sözleşmesi ile
istihdam edilen davacı ile davalı arasındaki ilişkinin; özel hukuk kurallarına
göre belirlenen özel hukuk ilişkisi olduğu; davalı vakıf üniversitesinin, mali
ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının
sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim
kurumları için Anayasa'da belirtilen hükümlere tabi olmasının, özel hukuk
hükümlerine göre istihdam edilen davacının talebinin de özel hukuk hükümlerine
göre değerlendirilmesinin gerektirdiği, Uyuşmazlık Mahkemesinin emsal
olabilecek ve sorunun çözümünde davacı üniversite öğretim üyesinin kamu görevi
niteliğinde olan üniversite öğretim üyeliği görevindeki istihdam şeklinin
sözleşmeye dayalı olması nedeniyle üniversite ile olan ilişkisinin özel hukuk
kurallarına tabi olması gerektiğine, dolayısıyla uyuşmazlıkların adli yargı
yerinde görülmesi gerektiğine dair, 18.03.1985 gün ve 1985/2 E., 1985/8 K.
sayılı kararının da bu yönde olduğu anlaşıldığından, davanın adli yargı yerinde
görülmesinin gerekmekte olduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı kanunun 10 ve 13.
maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre
Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının ( a ) bendinde, idari işlemler
hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı
olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından
açılan iptal davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; dava konusu
işlemin davacının sözleşmenin feshine ilişkin olduğu, Anayasa koyucunun,
Anayasanın 130'uncu maddesiyle, üniversiteleri, anayasal kuruluş olarak kabul
ettiği; üniversitelerle ilgili başlıca kuralları belirttiği; üniversitelerin,
"kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe" sahip olmalarını
öngördüğü; Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 23'üncü maddesinin
2'inci fıkrasında, Vakıf Yüksek Öğretim Kurumlarında görev alacak olan akademik
ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanun'da Devlet üniversiteleri
için öngörülen hükümlere tabi kılınarak, bu personelin aylık ve diğer özlük
hakları bakımından 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanması esasının kabul
edildiği; Anayasanın 130'uncu maddesinde belirtilen vakıf yüksek öğretim
kurumlarının mali ve idari konular yönünden Devlet eliyle kurulan Yükseköğretim
kurumundan farklı olması, bu kurumlarda istihdam edilen akademik personelin
mesleki güvenceden yoksun kılınması sonucuna yol açamayacağı gibi; bilimsel
özerlik ilkesinin gereği olarak, herhangi bir ayırım yapılmaksızın tüm
yükseköğretim kurumlarında, bilimsel özgürlük, serbestçe araştırma ve yayın
yapabilme, eğitim ve öğretimi özgürlük içinde sürdürebilme hak ve yetkilerinin,
akademik personele tanınmış bulunduğu; bu akademik personelce yürütülen söz
konusu hizmetlerin, Devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından, ortak
gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulan
sürekli ve düzenli hizmetler olarak tanımlanan ve toplumsal yaşamın zorunlu
gereksinimlerinden olan birer kamu hizmeti olduğu; sürekli ve düzenli
nitelikteki bu hizmetlerde çalıştırılan akademik personelin de, statüleri,
göreve alınmaları, hak ve yetkileri, İdare Hukuku esaslarına göre belirlenen
birer kamu personeli olduğu; bu bakımdan; Üniversitenin anılan personel
hakkında, proje ile ilgili sözleşme yapılıncaya kadar, idarenin tek yanlı
iradesiyle, kamu gücü kullanarak tesis etmiş bulunduğu görevlendirmeme ya da bu
konudaki isteklerinin reddi yolundaki işlemlerin, 2577 sayılı Kanunun 2'inci
maddesinin 1'inci fıkrasının ( a ) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu
edilebilecek nitelikte birer idari işlem olduğu ve bu işlemlerin hukuka
uygunluklarının denetimi, Anayasayla bu denetim için oluşturulan idari yargının
görev alanında bulunduğu, sözleşme yapıldıktan sonra taraflar arasında
sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların çözümleneceği yargı yerini
belirleyen sözleşme hükmünün, idari yargının bu görev alanını sınırlaması veya
değiştirmesinin, anayasal olarak mümkün olmadığı; dolayısıyla, kamu hizmeti
görevi yapan davacının, görev yaptığı üniversite tarafından sözleşmenin feshine
ilişkin olan ve idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gerekli
nitelikte bulunan işlemin iptali isteminden doğan uyuşmazlığın çözümünde idari
yargının görevli olduğu konusunda hukuksal olarak, duraksama bulunmadığı
gerekçesiyle; 2247 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca yapılan başvurunun
kabulüne olanak bulunmadığı yolunda yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün
Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane
TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 24.12.2012
günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247
sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin
anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev
itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda
bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen
biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin
herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının
incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR
PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu
ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın davada adli yargının, Danıştay
Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü
açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : Dava,
davalı Üniversitede Yardımcı Doçent olarak görev yapan davacının, sözleşmesinin
yenilenmeyeceğine ilişkin 30.6.2011 gün ve 4763 sayılı Rektörlük işleminin
iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130.
maddesinin birinci fıkrasında, “Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir
düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek
amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel
araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere
çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip
üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.”; 2. fıkrasında, “Kanunda
gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile
vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim
kurumları kurulabilir.”; 10. fıkrasında “Vakıflar tarafından kurulan
yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları,
öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan
yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.” hükmüne
yer verilmiş;
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile
eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler
getiren Ek Madde 2'de, “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve
mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının
sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak
kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya
birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı
olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü
yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek
yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup,
Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur.
Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde
gereksinim duyulması esastır.” denilmiş; Ek Madde 5'de, “ ( Ek madde:
17/08/1983 - 2880/32 md. ) ( Değişik fıkra: 28/12/1999 - 4498/1 md. )
Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında
en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet
üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten
üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç
Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin
lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri
kendi aralarından bir başkan seçer.
Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun
tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri
Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından
atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun
gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda
görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin
sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar,
yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça
hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.
Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile
ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır.”kuralına; aynı
Yasadaki Ek Madde 8'de ise, “ ( Ek madde: 17/08/1983-2880/32 md. ) Vakıfça
kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim
kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine
getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki
öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet Yükseköğretim kurumlarında
çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış
kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.” kuralına yer
verilmiştir.
Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğretim
elemanları” başlıklı 23. maddesinde ise, “Öğretim elemanlarının seçimi,
değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla
görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik
hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik
organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim
kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun
akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek
yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim
elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.
Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik
ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri
için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları
bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.
Davalı Yeditepe Üniversitesi de anılan mevzuat hükümleri
çerçevesinde 2809 sayılı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”nun Ek
39.maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak
üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.
İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin
idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının
belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin
kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda,
Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı
kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum
yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.
Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı
sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal
güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer
ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen
amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce
kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve
gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel
faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri,
unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla
düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.
Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde;
davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde
çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri
gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bu
açıdan davacının, sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin de 2577 sayılı Kanunun
2'inci maddesinin 1'inci fıkrasının ( a ) bendinde tanımı yapılan iptal
davasına konu edilebilecek nitelikte birer idari işlem niteliği taşıdığı; bu
işlemin hukuka uygunluğunun denetiminin de, Anayasayla bu denetim için
oluşturulan idari yargının görev alanında bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın
başvurusunun reddi gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın
çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 24.12.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN
OLARAK karar verildi.
< Önceki | Sonraki > |
---|