KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İdare Hukuku »
Pazartesi, 29 Nis 2024

Ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılar için tesis edilen para cezalarında yapıdaki hukuka aykırılık sürdüğü durumlarda yapının ne zaman yapıldığının araştırılmaması hukuka aykırılık teşkil etmez

14. Daire         2011/10344 E.  ,  2012/9955 K.

 

          Temyiz İsteminde Bulunan : Tepebaşı Belediye Başkanlığı

          Vekili              :  Av. …

          Karşı Taraf      :  …

          Vekili              :  Av. …

          İstemin Özeti :  Eskişehir 1. İdare Mahkemesi'nin 13.10.2010 günlü, E:2010/450, K:2010/728 sayılı kararının; davalı idare vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle bozulması istenilmektedir.

          Savunmanın Özeti         : Savunma verilmemiştir.

          Danıştay Tetkik Hâkimi : Deniz Ertekin

          Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

          Karar veren Danıştay Ondördüncü Dairesince, işin gereği görüşüldü:

          Dava; Eskişehir İli, Merkez, Ömerağa Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parselde ruhsatsız yapı yapıldığından bahisle, 3194 sayılı imar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca yıkımına ve aynı Kanun'un 42. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin 16.02.2010 günlü, 385 sayılı Tepebaşı Belediye Encümeni kararının para cezasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; 17.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanunla değişik 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesi gereğince para cezası verildiği görülmekte olup, sözkonusu Yasal düzenlemeye göre para cezası uygulanabilmesi için cezaya konu edilen fiilin Yasanın yürürlüğe girdiği 17/12/2009 tarihinden sonra gerçekleştirilmiş olması gerektiği ve davacı tarafından da yapının 23/10/2009 tarihinden sonra yapılmaya başlandığının belirtilmiş olduğu dikkate alındığında; davalı idarece para cezası verilen yapıyla ilgili inşaat faaliyetlerinin 17/12/2009 tarihinden sonra devam edip etmediği, şayet devam etmiş ise bu tarihten sonraki inşai faaliyetlerin yapının ne kadarlık kısmına ilişkin olduğu ve niteliğinin tespit edilmek suretiyle verilecek para cezasının belirlenmesi gerekirken, bu hususlar yönünden herhangi bir inceleme ve tespit yapılmaksızın, yapının tamamı üzerinden para cezası uygulanması yönündeki dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

          3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesinde; bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (...) tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumunun tespit edileceği hükmüne yer verilmiştir.

          3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesinin 5940 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki halinde; ruhsat alınmadan veya ruhsat ve eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana 500.000 TL'den 25.000.000 liraya kadar para cezası verileceği hüküm altına alınmış iken; maddede yer alan; "...500.000-TL.'den 25.000.000 liraya kadar para cezası verilir" hükmünün Anayasaya aykırı olduğu savıyla, iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 17/04/2008 günlü, E:2005/5, K:2008/93 sayılı kararıyla; idari makamların, yasanın belirlediği sınırlar arasında cezanın takdirinde esas alacakları objektif ölçütlerin yasada gösterilmediği, yasayla imar para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği, bu alan içerisinde cezayı uygulama yetkisinin idareye bırakıldığı, idarelerin hangi ölçütleri esas alacakları, belirgin ve somut olarak yasada yer almadığı, yasa kuralının bu anlamda belirgin ve öngörülebilir olmadığı, alt ve üst sınır arasında idareye bırakılan takdir alanının geniş, sınırsız ve ölçüsüz olduğu, cezanın belirlenmesinin alt ve üst sınır arasında elli kat gibi makul ve ölçülü olmayan şekilde genişliği, uygulamada, yorum ve değerlendirme farklılıklarına dayalı olarak eşitsizliğe, haksızlığa ve keyfiliğe yol açabilecek nitelikte olduğu, cezanın yasada gösterilen sınırlar arasında idarece belirlenmesinde, yapının; taşkın, heyelan, kaya düşmesi gibi afet alanlarında bulunan, sıhhi ve jeolojik mahsurları olan veya bunlar gibi tehlikeli durumlar göstermesi nedeniyle imar planlarına veya ilgili idarelerce hazırlanmış, onaylanmış raporlara göre yapılması yasak olan alanlara, imar planlarında umumi hizmet alanlarına, kamu tesis alanlarına ve yapı sahibine ait olmayan alanlara yapılması, hangi amaçla yapıldığı, büyüklüğü ve konut, ticari, sanayi, otel, akaryakıt istasyonu gibi niteliği, fen ve sağlık kurallarına aykırılık taşıması; içinde oturacak veya çalışacak kişiler için tehlike oluşturması, çevresinde ya da aynı bölgede emsal yapılar için uygulanan imar para cezaları; kente ve çevreye etkisi, bitmiş ve kullanılır durumda olması gibi ölçütlere yer verilmediği, hukuk kurallarının, yargının yorumuna ihtiyaç göstermeyecek ve uygulayıcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde açık ve belirgin, uygulayıcılara güvence vermek zorunda olduğu, itiraz konusu kuralın bu nedenlerle Anayasanın 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

          Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçeleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden düzenlenen ve 17.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değiştirilen "İdari Müeyyideler" başlıklı 42. maddesinin 1. fıkrasında; bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyidelerin uygulanacağı, 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, maddede belirtilen şekilde hesaplanan idari para cezalarının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

          Yukarıda aktarılan Kanun hükümlerinin incelenmesinden; ruhsatsız, ruhsata veya imar mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş bir yapı hakkında, imar mevzuatı uyarınca işlem tesis edilebilmesi için, öncelikle ilgili idarece inşaatın durumunun bir tutanak ile tespit edilmesinin gerektiği, tutanak tarihi itibariyle ruhsatsız veya ruhsata aykırı inşaat, idarenin bilgisine girdiğinden, yasada öngörülen sürecin tespit ile birlikte işlemeye başlayacağı anlaşılmaktadır.

          Öte yandan; 17/12/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle yeniden düzenlenen, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesinde; "... imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tesbit edildiği tarihten itibaren..." şeklinde bir düzenlemeye yer verilmek suretiyle, idari müeyyidelerin uygulama süreci, imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren başlayan bir süreç olarak kabul edilmek suretiyle, usul ve esaslar belirlenmiştir.

          Ayrıca; gerek 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesinin eski halinde, gerekse; 17/12/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5940 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 42. maddesinde; ruhsat alınmadan veya ruhsat ve eklerine aykırı ya da imar mevzuatına aykırı olarak yapı yapılması durumunda para cezası verileceği hüküm altına alınmış, başka bir anlatımla; hiçbir zaman eylem suç olmaktan çıkarılmamış, sadece bu suça verilecek cezanın niteliği ve miktarında değişiklik yapılmıştır.

          Dosyanın incelenmesinden; Eskişehir İli, Merkez, Ömerağa Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parselde ruhsatsız olarak inşaat yapıldığının tespit edilmesi üzerine 05.02.2010 günlü yapı tatil tutanağı düzenlendiği, 16.02.2010 günlü, 385 sayılı Tepebaşı Belediye Encümen kararı ile davacıya idari para cezası verilerek, 1 ay içerisinde ruhsat almasına, ruhsat almadığı takdirde sözkonusu yapının yıkımına karar verildiği, 01.03.2010 tarihinde yapının ruhsata bağlandığı, para cezasının iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          İdari para cezaları; idarenin, hukuk kurallarına aykırı bazı davranışlara bir yargı kararına gerek olmaksızın yasaların açıkça verdiği yetkiye dayanarak, idare hukukuna özgü yöntemlerle doğrudan doğruya bir işlem ile uyguladığı cezalar olarak tanımlanmış bulunmaktadır.

          3194 sayılı Kanun'un 42. maddesinde yer alan; "... 500.000 TL'den 25.000.000 liraya kadar para cezası verilir" hükmünün Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi sonrasında oluşan durumu, İmar Kanunu'nun getirdiği düzeni bozucu ihlalleri koruyan bir durum olarak telakki etmek mümkün olmadığı gibi, kişilerin bu durumu kendi lehlerine kullanmasına da imkan bulunmamaktadır. Aksi durumun; suçların cezasız kalması sonucunu doğuracak olması nedeniyle, hiçbir hukuk düşüncesinde kabul görmeyeceği açıktır.

          Uyuşmazlık konusu olayda; 05.02.2010 günlü yapı tatil zaptı ile tespit edilen dava konusu ilaveler, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen 42. maddesinin yürürlük tarihi olan 17.12.2009 tarihinden önce yapılmış olsa dahi, söz konusu aykırılıkların süregelen nitelikte olduğu ve halen devam ettiği hususu sabit olduğundan, bu aykırılıkların tespit tarihi olan 05.02.2010 tarihi itibariyle de sözkonusu aykırılıklara ilişkin cezai yaptırımların yürürlükte bulunduğu açık olduğundan, İmar Kanunu'nun 17.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren değişik 42. maddesi uyarınca bu tarihten sonra yapılan tespite dayanarak verilen para cezasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

          Bu durumda; İdare Mahkemesi'nce uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen gerekçeyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

          Açıklanan nedenlerle, Eskişehir 1. İdare Mahkemesinin 13/10/2010 günlü, E:2010/450, K:2010/728 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,  24.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

 

Tags: idari para cezaları | idari para cezası avukatı | idari yaptırımlar avukatı | istanbulda ceza avukati | istanbulda idare avukatı


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.