T.C.
DANIŞTAY
11. DAİRE
E. 2008/5396
K. 2010/9432
T. 25.11.2010
İstemin Özeti : Ankara 16. İdare Mahkemesinin 26.10.2007 gün ve E:2006/460, K:2007/1190 sayılı kararının; davacı tarafından, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin
reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : Nigar
Dilimen
Düşüncesi : Dava, Şırnak Emniyet
Müdürlüğ'nde polis memuru olarak görev yapmakta iken 18.8.1992 tarihinde terör
örgütü ile çıkan çatışmada yaralanan davacı tarafından, aktif polislikyapamayacağı
yönündeki sağlık kurulu raporunun incelenmesi sonucunda vazife malülü olduğuna
ilişkin olarak verilen 22.9.2005 tarih ve 3019 sayılı Sandık Sağlık Kurulu
Kararını iptal eden 21.9.2006 tarih ve 3076 sayılı Sandık Sağlık Kurulu
Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Olayda, davacının vazife malülü
olduğu yönündeki kararın, mevzuat hükümlerinin yanlış yorumlandığından bahisle
geri alındığı dikkate alındığında, idarenin açık hataya düştüğünden söz
edilemeyeceği gibi, davacının vazife malülü sayılarak emekli edilmesi
aşamasında gerçek dışı bir beyanının ve hilesinin olmadığı da açıktır.
Bu durumda, idarenin sakat işlemini
ancak dava açma süresi içinde geri alabileceği, dava açma süresi geçtikten
sonra vazife malülü olduğu yönündeki kararın idari istikrar ve kazanılmış hak
ilkesi gereği korunması gerektiği sonucuna varıldığından, söz konusu kararın,
davacının emekliye sevk edildiği tarihten itibaren 10 ay geçtikten sonra iptal
edilmesine ilişkin kararda ve bu kararın iptali istemiyle açılan davanın reddi
yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz
isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Şenol Bolat
Düşüncesi : İdare ve vergi
mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin birinci fıkrasında
belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen
hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından,
istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci
Dairesince işin gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, Şırnak Emniyet
Müdürlüğ'nde polis memuru olarak görev yapmakta iken 18.8.1992 tarihinde terör
örgütü ile çıkan çatışmada yaralanan davacı
tarafından, aktif polislikyapamayacağı yönündeki sağlık kurulu
raporunun incelenmesi sonucunda vazife malülü olduğuna ilişkin olarak verilen
22.9.2005 tarih ve 3019 sayılı Sandık Sağlık Kurulu Kararını iptal eden
21.9.2006 tarih ve 3076 sayılı Sandık Sağlık Kurulu Kararının iptali istemiyle
açılmıştır.
İdare Mahkemesince, Şırnak Emniyet
Müdürlüğü emrinde görev yapmakta iken 18.8.1992 tarihinde terör örgütü
mensupları ile çıkan çatışma sonucu yaralanan davacının, 5434 sayılı
Kanun'un 44. maddesinde vazifesini yapamayacak
duruma giren iştirakçilerin malül olacağının açıkça düzenlenmesi karşısında,
tedavisinin yapıldığı tarihten bu yana 13 yılı aşkın bir süre görevini
sürdürmesi nedeniyle görevini yapamayacak durumda olduğunun kabulüne imkan
bulunmadığı, öte yandan idarenin açık hatası sonucu tesis ettiği işlemleri her
zaman geri alabileceği dikkate alındığında, davacı hakkında tesis edilen
işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiştir.
Davacı tarafından; kararın hukuka
aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanunu'nun 44. maddesinde ( Mülga:31.5.2006
-5510/106 md. ); her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan
arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden
vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere ( malül ) deneceği ve
haklarında bu Kanunun malüllüğe ait hükümlerinin uygulanacağı kuralına yer
verilmiştir.
Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları
Yönetmeliği'nin 16. maddesinde; Hastalık Branşlarının Sınıflandırılmasındaki (
C ) dilimi sağlık şartlarını taşıyanların birimlerin faal hizmetleri dışında
kalan diğer hizmetlerinde çalıştırılabileceği, Emniyet Hizmetleri Sınıfında
çalışan polis amirleri dışındaki personelden, sağlık kurulu raporuna göre
Hastalık Branşlarının Sınıflandırılmasındaki ( C ) dilimi sağlık şartlarını
kaybettikleri ve Hastalık Branşlarının Sınıflandırılmasındaki ( D ) dilimi sağlık
şartlarını taşıdıklarına karar verilenlerin sağlık kurulu raporlarının, daire
başkanlığının görüşü ile birlikte öncelikle hizmet sınıfı değişikliği gerekirse
malüliyet yönünde işlemler yapılmak üzere Personel Daire Başkanlığına
gönderileceği, 17. maddesinde ise; Emniyet Teşkilatında, bütün hizmet
sınıflarında görev yapan personelden görevleri sırasında veya görevlerinden
dolayı uğradıkları kaza veya saldırı sebebiyle ya da görevin sebep ve tesiri
ile yaralanan veya sakat kalanlar ile meslek hastalığına yakalananlar ile
Emniyet Teşkilatında bütün hizmet sınıflarında görev yapmakta iken fiili
askerlik görevini ifa etmek üzere aylıksız izne ayrılanlardan askerlik
hizmetini ifa ederken görevin sebep ve tesiri ile yaralanan veya sakat kalan
personelin tedavilerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 105. maddesi hükümlerine göre
sağlanacağı, tedavi bitiminde son durumunu bildirir sağlık raporunun
aldırılacağı, Daire Başkanlığınca sağlık kurulu raporlarının incelenerek tüm
hizmet sınıfları için kişinin hastalığının hangi sağlık dilimine girdiğinin
kararlaştırılacağı, Emniyet Hizmetleri Sınıfında bulunan personel için,
psikiyatrik hastalıklarda Hastalık Branşlarının Sınıflandırılmasındaki ( B )
veya ( C ) diğer hastalıklarda ( B ), ( C ) veya ( D ) dilimi sağlık şartlarına
sahip olanların idari polisliği, psikiyatrik hastalıklarda ( D ) diğer
hastalıklarda ( E ) dilimi sağlık şartlarına sahip olanların ise görevlerini
yapamayacağı, diğer hizmet sınıflarında bulunan personel için, Hastalık
Branşlarının Sınflandırılmasındaki ( B ), ( C ) veya ( D ) dilimi sağlık
şartlarına sahip olanların görevlerine devam edebileceği, ( E ) dilimi sağlık
şartlarına sahip olanların ise görevlerini yapamayacağı şeklinde görüş
belirtileceği ve gerekli işlemler yapılmak üzere Personel Daire Başkanlığına
gönderileceği, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce hakkında vazife malüllüğü
kararı verilenlerden; Emniyet Hizmeti Sınıfında bulunan personelden; vazife
malüllüğü ile birlikte idari polislik yapabileceğine karar verilen
personelin talebi halinde Genel Müdür onayı ile idari polisliğe aktarılacağı, (
Psikiyatrik hastalıklarda Hastalık Branşlarının Sınflandırılmasındaki ( D ) dilimi
sağlık şartlarını taşıyanlar idari polisliğe aktarılamaz. ), idari polisliğe
aktarılan personelin bağlı olduğu birimin ilgili daire başkanlığının uygun
görmesi halinde çalıştığı birimde, diğer hallerde personel daire başkanlığınca
genel hizmet statüsünde çalıştırılacakları, idari polis olarak görev yapanların
emeklilik talepleri halinde vazife malülü olarak emeklilikle ilgili
işlemlerinin yapılacağı, vazife malüllüğüne karar verilenlerden; Hastalık
Branşlarının Sınıflandırılmasındaki ( E ) dilimi sağlık şartlarına haiz
olduğuna karar verilenler; Psikiyatrik hastalıklarda Hastalık Branşlarının
Sınflandırılmasındaki ( D ) dilimi sağlık şartlarını taşıyanlar,
idari polislik görevini talep etmeyenler hakkında vazife malülü
olarak emeklilikle ilgili işlemlerinin yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının,
Şırnak Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapmakta iken 18.8.1992
tarihinde teröristlerle çıkan silahlı çatışmada yaralandığı, "Ateşli silah
yaralanması" tanılı ve "Aktif polislik yapamaz.
İdari polislik yapabilir." kararlı 28.6.2005 tarih ve 6529
sayılı Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu Raporunun
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Sağlık Kurulunca incelenerek 22.9.2005 tarih
ve 3019 sayılı Sandık Sağlık Kurulu Kararı ile, "Arızasından vazife
malülüdür, 1053 ile derecesi ( 6 ) altıdır, malüliyeti süreklidir, yaşamak için
gerekli hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak
derecede malül olmadığı, idari polislik yapabilir." şeklinde
karar verildiği, bu karara dayanarak Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 24.11.2005
tarihli yazısı ile davacının 15.11.2005 tarihinde mesleği ile ilişiği kesilerek
emekliye sevk edildiğinin bildirilmesi üzerine , 15.12.2005 tarihinden itibaren
5434, 2330 ve 3713 sayılı Kanunlar uyarınca 6. derece vazife malüllüğü
aylığının bağlandığı, ancak daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Sağlık Kurulunun 22.9.2005 tarih ve 3019 sayılı kararının hatalı olduğunun fark
edilmesi üzerine söz konusu sağlık kurulu raporu tekrar incelenerek Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Sağlık Kurulunun 21.9.2006 tarih ve 3076 sayılı
Kararı ile "İlgilinin Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde
düzenlenen 28.6.2005 tarihli ve 6529 sayılı Raporundaki hastalığı Emniyet Teşkilatı
Sağlık Şartları Yönetmeliğinin hastalık branşları sınıflandırılmasındaki ( B )
dilimine girdiği görüldüğünden 5434 sayılı Kanun'un 44. maddesindeki "malül"
tanımına uymadığı tespit edilmiştir. Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları
Yönetmeliğinin 17. maddesi ile kanuna aykırı bir düzenleme yapılamayacağından
aynı yönetmeliğin 16. maddesi göz önüne alınarak; 22.9.2005 tarih ve 3019
sayılı kararın iptaline, 28.6.2005 tarih ve 6529 sayılı raporundaki
rahatsızlığın 18.8.1992 tarihinde meydana gelen olaydan sonra oluşan
rahatsızlığın devamı olduğuna, malül olmadığına" şeklinde karar verildiği,
bunun üzerine davacının emekliye sevk onayı iptal edilerek 20.11.2006 tarihinde
göreve başlatıldığı ve vazife malülü sayılması yönündeki 22.9.2005 tarih ve
3019 sayılı Sandık Sağlık Kurulu Kararını iptal eden 21.9.2006 tarih ve 3076
sayılı Sandık Sağlık Kurulu Kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü, sakat bir idari
işlemin; işlemi tesis eden makam tarafından geri alınıp alınamayacağı,
alınabilecekse hangi koşullarda geri alınabileceğinin tespitine ilişkin
bulunmaktadır.
Geri alma; sakat bir idari işlemin
idarenin alacağı bir kararla hükümsüz hale getirilmesi, alındığı tarihten
itibaren hukuk aleminden silinmesidir. Sakat bir idari işlem görevli yargı
merciince iptal edilmedikçe veya idarece geri alınmadıkça hukuka uygun bir
işlem gibi hüküm ve sonuçlarını doğururur. Menfaati ihlal edilmiş kişi bu
işlemin iptalini 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda belirtilen dava
açma süresi içinde isteyebilir. Dava açma süresi içinde iptali istenmeyen sakat
idari işlemin geçerliliği, sürekli geçerliliğe dönüşür ve idari istikrar ilkesi
gereği ilgili, idari işlemin doğuracağı sonuca katlanmak zorunda kalır. Hukuka
uygun bir işlemin geri alınması mümkün değildir, ancak kanunda öngörülen
koşullar var ise ileriye yönelik olarak kaldırılabilir. İdare hukuka aykırı
işlemini belli şartlarda geri alınabilir. Bu nedenle, idarenin sakat bir idari
işlemi hangi koşullarda ve sürede geri alabileceği hususunun irdelenmesi
gerekmektedir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme
Kurulunun 22.12.1973 gün ve E:1968/8,K:1973/14 sayılı kararında; idarenin
yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre
aranmaksızın hatalı ödediği meblağı her zaman geri alabileceği, bunun dışında
kalan hallerde hatalı ödemelerin istirdadının hatalı ödemenin yapıldığı
tarihten başlamak üzere dava açma süresi içinde olanaklı olduğu ve bu süre
geçtikten sonra istirdat edilemeyeceği belirtilmiş olup; anılan kararın
gerekçesinde iyi niyet kuralı üzerinde de durularak idarenin sakat ve
dolayısıyla hukuka aykırı işlemine, idare edilenlerin gerçek dışı beyanı veya
hilesi neden olmuşsa ya da geri alınan idari işlem yok denilecek kadar sakatlık
taşımakta ise, hatalı işlemde idare edilenin kolayca anlayabileceği kadar açık
bir hata bulunmaktaysa ve idareyi bu konuda haberdar etmemişse, memurun iyi
niyetinden söz etmeye olanak bulunmadığı ve bu işlemlere dayanılarak yapılan
ödemeler için süre düşünülemeyeceği, bu ödemelerin her zaman geri
alınabileceği; ancak bunun dışındaki hatalı ödemeler için memurun iyi niyetinin
istikrar ve kanunilik kadar önemli bir kural olduğu ve bu nedenle yukarıda
belirtilen istisnalar dışındaki hatalı ödemelerin dava açma süresi içinde geri
alınabileceği belirtilmiştir. Söz konusu İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı
hatalı ödemelere ilişkin olmakla beraber getirdiği ilkelerin idari işlemlerin
geri alınmasına dair genel ilkeler olduğu kuşkusuzdur. Dolayısıyla idare
yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre
aranmaksızın hatalı işlemini her zaman geri alabilecek, ancak bunun dışında
kalan hallerde hatalı işlemini dava açma süresi içinde geri alabilecek, bu süre
geçtikten sonra idari istikrar ve hukuki güvenlik ilkesi gereği geri
alamayacaktır.
Olayda, davacının vazife malülü
olduğu yönündeki kararın, mevzuat hükümlerinin yanlış yorumlandığından bahisle
geri alındığı dikkate alındığında, idarenin açık hataya düştüğünden söz
edilemeyeceği gibi, davacının vazife malülü sayılarak emekli edilmesi
aşamasında gerçek dışı bir beyanının ve hilesinin olmadığı da açıktır.
Bu durumda, idarenin sakat işlemini
ancak dava açma süresi içinde geri alabileceği, dava açma süresi geçtikten
sonra vazife malülü olduğu yönündeki kararın idari istikrar ve kazanılmış hak
ilkesi gereği korunması gerektiği sonucuna varıldığından, söz konusu kararın,
davacının emekliye sevk edildiği tarihten itibaren 10 ay geçtikten sonra iptal
edilmesine ilişkin kararda ve bu kararın iptali istemiyle açılan davanın reddi
yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar
verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine, 25.11.2010 tarihinde
oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
5434 sayılı Kanun'un 63. maddesinde vazife malüllüğü aylığı
bağlananlardan adi malül oldukları bağlama tarihinden itibaren ( 3 ) yıl içinde
anlaşılanların vazife malüllüğü aylıkları kesilip adi malüllük aylığı
bağlanarak aradaki farkın geri alınacağı kurala bağlanmıştır.
Hatalı idari işlemin geri alınması
konusunda özel hüküm olduğunda kuşku bulunmayan bu Yasa maddesinin bu tür
hatalı işlemlerin idarece en geç üç yıl içerisinde geri alınabileceğini ve üç
yıl geçtikten sonra hiç bir şekilde hatalı işlemin geri alınamayacağını
öngördüğü açıktır.
Belirli bir konuda hatalı idari
işlemin geri alınabileceği azami süre yasama organı tarafından özel hüküm sevk
edilerek düzenlendikten sonra hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine
dayalı yargısal içtihatlarla benimsenen geri alma sürelerinin o konuda artık
uygulanamayacağı kuşkusuzdur.
Bu itibarla, yasama organı vazife
malüllüğü aylığı bağlananlardan adi malül oldukları sonradan anlaşılanlar
bakımından üç yıllık geri alma süresi öngördüğüne göre bu sürenin hiç bir
şekilde malül olmadığı anlaşılanlar hakkında evleviyetle uygulanması
gerektiğinden, vazife malüllüğü aylığı bağlandıktan sonra üç yıl geçmeden malül
olmadığı anlaşılan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine
ilişkin Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle bozma yönünde verilen
Daire kararına katılmıyorum.(Kazancı Bilgi Bankası)
< Önceki | Sonraki > |
---|