KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İdare Hukuku »
Pazartesi, 29 Nis 2024

İdarenin Hizmet Kusurunun Ağırlığı Ve Manevi Tazminatın Miktarı

T.C.

DANIŞTAY

10. DAİRE

E. 2012/9046

K. 2013/5913

T. 9.7.2013

İstemin Özeti : Van 1. İdare Mahkemesinin 17/05/2012 gün ve E:2009/1697, K:2012/968 sayılı kararının; maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin bölümünün temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Erkan Yılmaz

Düşüncesi : İdarenin olaydaki hizmet kusurunun ağırlığı, iki kardeşin patlama sonucunda yaşamını yitirmiş olması dikkate alındığında, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve üzüntüyü kısmen de olsa giderecek düzeyde olmadığı görülmektedir.

Hükme esas alınan rapor tarihi ile hüküm tarihi arasında beş yıldan fazla bir sürenin geçmiş olması nedeniyle bilirkişiden güncel veriler dikkate alınarak hazırlanmış bir rapor istenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, güncelliğini yitirmiş olan bilirkişi raporuna göre maddi tazminat isteminin kısmen reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin bölümünün bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, davacıların yakını … ve …'ın Van İli, Merkez, Esenler Mahallesinde 07.04.2004 tarihinde evlerinde meydana gelen patlama sonucunda ölümü nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 100.000,00 TL maddi, 160.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Van İdare Mahkemesince; Danıştay Onuncu Dairesinin 17.3.2009 tarih ve E:2008/9475, K:2010/1923 sayılı bozma kararı uyarınca yapılan inceleme ve araştırma soncunda; şehir merkezine yakın bir bölgede, insanların sürekli kullanımındaki ve askeri bölgeye yakın bulunan bir alanda patlamamış askeri mühimmatın bulunmasında davalı idarenin güvenlik hizmetinin iyi yürütülmemesi nedeniyle hizmet kusurunun bulunduğu; mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınabilecek nitelikte görülen bilirkişi raporu ve davacı anne ve babanın müterafik kusuru birlikte değerlendirildiğinde toplam 12.097,45 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.

Davacılar tarafından hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle anılan İdare Mahkemesi kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

İdarenin tazmin borcunu doğuran eylem veya işlemlerden dolayı uğranıldığı ileri sürülen maddi zararların hesaplanması amacıyla mahkemelerce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun, hüküm tarihine yakın bir tarihte düzenlenmiş olması, bir başka ifade ile rapor tarihi ile hüküm tarihi arasında makul bir sürenin bulunması gerekmektedir. Hüküm tarihine yakın bir tarihte düzenlenmiş bilirkişi raporu, özellikle işlemiş dönem zararının hesaplanmasında varsayıma dayalı bir çok unsuru, örneğin rapor tarihi itibarıyla ilgilinin evlenip evlenmediğinin veya rapor tarihi itibarıyla desteğin alacağı asgari ücretin kesin olarak bilinmesi gibi nedenlerle ortadan kaldıracağından, güncel veriler üzerinden ilgililerin gerçek maddi zararlarının hesaplanması mümkün olabilecektir.

Olayda ise, İdare Mahkemesince, Dairemizin 17.03.2009 tarih ve E:2008/9475, K:2010/1923 sayılı bozma kararından önce vermiş olduğu 28.11.2007 tarihli karardan önce yaptırılan 03.05.2007 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak 17.05.2012 tarihinde temyize konu karar verilmiştir. Bu durumda rapor tarihi ile hüküm tarihi arasında beş yıldan fazla bir sürenin geçmiş olması nedeniyle bilirkişiden güncel veriler dikkate alınarak hazırlanmış bir rapor istenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, güncelliğini yitirmiş olan bilirkişi raporuna göre maddi tazminat isteminin kısmen reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.

Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.

İdarenin olaydaki hizmet kusurunun ağırlığı, iki kardeşin patlama sonucunda yaşamını yitirmiş olması dikkate alındığında, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve üzüntüyü kısmen de olsa giderecek düzeyde olmadığı görülmektedir.

Öte yandan; olayda olduğu gibi müterafik kusurun bulunduğu hallerde hükmedilecek manevi tazminat miktarı, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat tutarı üzerinden kusur oranının uygulanması suretiyle değil, meydana gelen olayda uğranılan manevi zararın Mahkemece takdir edilen parasal karşılığına kusur oranının uygulanması suretiyle ve istemle bağlı kalınmak kaydıyla belirlenmelidir. Hükmedilecek maddi tazminat miktarı ise, bilirkişice hesaplanan maddi tazminat tutarına davacı anne ve babanın kusur oranının uygulanması suretiyle ve istemle bağlı kalınmak kaydıyla belirlenmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, davacıların temyiz isteminin kabulü ile Van 1. İdare Mahkemesi'nin 17/05/2012 günlü, E:2009/1697; K:2012/968 sayılı kararının maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin bölümünün BOZULMASINA, dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, 09.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.