KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İdari Yargı±lama »
Salı, 30 Nis 2024

Tam yargı davalarında geçmişe yönelik hak kayıplarının karşılanmasında ilamların infazına ilişkin 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin esas alınması gerekir

 

T.C.

D A N I Ş T A Y

İdari Dava Daireleri Kurulu

Esas  No   : 2011/217

Karar No   : 2011/616

Anahtar Kelimeler : Düzenleyici İşlem, Ek Ödeme, Genel Zamanaşımı Süresi

Özeti : 1- Bir düzenleyici işlemin yargı kararı ile iptal edilmesi üzerine, daha önce düzenleyici işleme karşı dava açmamış olan, ancak iptal kararından yararlanmak üzere daha sonra 2577 sayılı Yasa'nın 10. maddesi kapsamında idareye başvuran kişilerin düzenleyici işlemin iptaline ilişkin yargı kararının doğurduğu hukuki sonuçlardan yararlanmalarının hukuk devleti ilkesinin gereği olduğu,

2-  Öte yandan, söz konusu başvurunun dayanağının düzenleyici işlemin iptaline ilişkin yargı kararı olması nedeniyle, belli bir uygulama tarihi esas alınarak açılmayan bu davalarda geçmişe yönelik hak kayıplarının karşılanmasında, ilamların infazına ilişkin 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin esas alınması gerektiği, hakkında.

 

Davacı, Samsun 2. İdare Mahkemesinin 15.10.2010 günlü, E:2010/674, K:2010/1048 sayılı ısrar kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.Dosyanın incelenmesinden; … hemşire olarak görev yapan davacının, adı geçen Hastanenin Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı olduğu dönemde

yürürlükte bulunan "SSK Ek Ödeme Yönergesi"nin 5. maddesinin 11. bendinde yer alan "...aylık 80 saatin üzerinde..." ve "...80 saate kadar tutulan nöbetler için ek ödeme yapılmaz." ibarelerinin Danıştay Onbirinci Dairesinin 11.4.2005 günlü, E:2005/4345, K:2005/1819 sayılı kararıyla iptal edilip bu  kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 12.10.2006 günlü, E:2005/3264, K:2006/1156 sayılı kararı ile onanması üzerine iptal edilen söz konusu ibareler nedeniyle 80 saate kadar tuttuğu nöbetler nedeniyle tarafına ödenmeyen ek ödeme tutarlarının ödenmesi istemiyle 13.2.2008 tarihli dilekçe ile görev yaptığı hastane baştabipliğine başvurduğu, davacının bu başvurusunun 13.3.2008 günlü, 7060-50 sayılı işlemle reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali ve anılan SSK Ek Ödeme Yönergesinin uygulanmaya başladığı 15.9.2003 tarihi ile görev yaptığı hastanenin Sağlık Bakanlığına devredilmesi sonucu söz konusu Yönergenin uygulanmasının sona erdiği 19.2.2005 tarihleri arasında tuttuğu aylık  80  saate  kadar  nöbetleri  karşılığında alması gereken ancak, anılan Yönergenin daha sonra yargı kararı ile iptal edilen hükümlerine dayanılarak ödenmeyen  ek ödeme tutarlarının hesaplanarak yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle 21.3.2008 tarihinde bakılan davayı açtığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesinde, "1-İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.

2- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi halinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." kuralı yer almaktadır.

 

İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi tesis edildiği tarih itibariyle ortadan kaldırarak, o işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlar. Bir genel düzenleyici işlemin iptal edilmesi durumunda, verilen yargı kararının, sadece o davayı açanı değil, bu genel düzenleyici işlem ile ilgili diğer kişileri de etkileyeceği kuşkusuzdur.  Bu nedenle iptal edilen bir düzenleyici işlemden dolayı, menfaati veya hakkı ihlal edilen kişinin, iptal kararının doğurduğu sonuçlardan yararlanmak amacıyla idareye başvurabileceği tabiidir.

Bu bağlamda, davacının 13.2.2008 tarihinde davalı idareye yapmış olduğu başvurunun, genel düzenleyici nitelikteki bir işlemin iptali yolundaki kararın, o düzenleme ile ilgili herkes için hüküm ifade edeceği hukuksal gerçeğinden hareketle kararın sonuçlarından kendisinin de yararlanması, geçmiş yıllara ait 80 saate kadar tuttuğu nöbetler karşılığında ödenmeyen ek ödeme tutarlarının tarafına ödenmesi  istemiyle yapıldığı ve başvurunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi kapsamında olduğu tartışmasızdır.

Bakılan davada, İdare Mahkemesince verilen kararda, davacının düzenleyici işlemin iptal edilmesi üzerine ortaya çıkan yeni hukuki durumdan yararlanmak için idareye başvurabileceği ve bu başvurusunun 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında bir başvuru olduğu kabul edilmekle beraber, iptal edilen düzenleyici işlem nedeniyle geçmişe yönelik hak talebi yönünden düzenleyici işleme karşı dava açanlar ile dava açmayanlar bakımından bir ayrıma gidilerek, belirtilen hukuki durumun düzenleyici işleme karşı dava açmayanlar yönünden geçmişe yönelik bir hak doğurmayacağı belirtilmek suretiyle Danıştay Onbirinci Dairesinin bozma kararına bu yönüyle uyulmayarak davanın reddine hükmedilmiştir.

Bu nedenle; uyuşmazlığın çözümü için bir düzenleyici işlemin  yargı kararı ile iptal edilmesinin daha önce düzenleyici işleme karşı dava açmamış olan, ancak, iptal kararından  yararlanmak üzere daha sonra 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında idareye başvuran  kişiler yönünden geçmişe yönelik bir hak doğurup doğurmayacağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Anayasanın 2. maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiş, bu ilkenin işlerlik kazanması için de, 138. maddede, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları; bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun  28. maddesinde, Danıştay,  bölge  idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu belirtilmiştir.

 

Anılan Anayasal ve yasal hükümler doğrultusunda, iptal edilen bir düzenleyici işlemin yürürlükte olduğu dönemde, bu düzenleyici işlemin kısıtlayıcı hükümleri nedeniyle hakkı muhtel olan kişilerin, düzenleyici işlemin iptaline ilişkin yargı kararının doğurduğu hukuki sonuçlardan yararlanmaları, yani, düzenleyici işlem nedeniyle yoksun kalınan hakların ilgililere iadesi, idarenin yargı kararının gereklerine göre işlem tesis etmesi mecburiyetinin, dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Düzenleyici işlemin iptalinin, bu düzenleyici işlem nedeniyle menfaati  veya hakkı ihlal edilen kişiler için, iptal edilen düzenleyici işlem nedeniyle bu işlemin yürürlükte olduğu süre içinde yoksun kaldıkları hakların iadesi sonucunu doğurmayacağını kabul etmek, Danıştay Onbirinci Dairesinin kararında da belirtildiği üzere, yargı kararının uygulanmaması sonucunu doğuracaktır ki, bu durumun hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır.

Diğer taraftan, düzenleyici işlemin iptaline ilişkin yargı kararının doğurduğu hukuki sonuçlardan yararlanmak üzere ilgili idareye başvuran hak sahibi üçüncü kişilerin başvurusunun dayanağı düzenleyici işlemin iptaline ilişkin  yargı kararı olduğuna göre somut olayda olduğu gibi belli bir uygulama tarihi esas alınarak açılmayan bu davalarda geçmişe yönelik hak kayıplarının karşılanmasında  ilamların infazına ilişkin 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin esas alınması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla dava konusu uyuşmazlıkta, SSK Ek Ödeme Yönergesinin 80 saate kadar tutulan nöbetler için ek ödeme yapılmamasını öngören hükümlerinin iptaline ilişkin kararın onanmasına dair Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararının verildiği 12.10.2006 tarihinden geriye dönük olarak ilamların infazına ilişkin 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde kaldığı anlaşılan 15.9.2003-19.2.2005 tarihleri arasındaki davacının aylık 80 saate kadar tuttuğu nöbetler nedeniyle ödenmeyen ek ödeme tutarlarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinden davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Samsun 2. İdare Mahkemesince verilen 15.10.2010 günlü, E:2010/674, K:2010/1048 sayılı kararın bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, 2.6.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından,  davacının temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla,  karara katılmıyoruz

 

 

 

 


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.