KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İdare Hukuku »
Pazartesi, 29 Nis 2024

Çevre düzeni planlarının bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararlarını içermez



T.C.
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No : 2010/10107 Karar No : 2011/2395


Anahtar Kelimeler : Çevre Düzeni Planı Revizyonu, Sanayi Alanı, Şehircilik İlkeleri


Özeti : Çevre düzeni planlarının bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararlarını içermediği, 1/100.000 ölçekli İstanbul il Çevre Düzeni planının, parsel bazında arazi kullanım kararlarını belirlemesinin söz konusu olmayacağı hakkında.


Temyiz İsteminde Bulunan : ... Kimya Metalürji San.ve Tic. A.Ş.

Vekili          : Av. ...


Karşı Taraf : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av..


İstemin Özeti : İstanbul 1. İdare Mahkemesince verilen 19.07.2010 günlü, E:2009/1860, K:2010/1144 sayılı kararın usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Ulya Emiroğlu'nun Düşüncesi : İdare Mahkemesince, dava konusu 1/100.000 İstanbul İl Çevre Düzeni Planının hazırlık ve yapım aşamasında mevzuat gereği düzenlenmesi zorunlu rapor ve değerlendirilmesi gerekli somut veriler davalı idareden getirtilerek mahkeme tarafından incelenmesi suretiyle anılan parselin bulunduğu alana verilen fonksiyonun yeterli araştırmaya dayandırılıp dayandırılmadığı hususunun incelenerek yeniden bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Ekrem Atıcı'nın Düşüncesi : İstanbul, Pendik, Dolayoba, ..., ... pafta, ... parsel sayılı taşınmaz yönünden 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki idare mahkmesi kararının temyizen incelenerek bozulması davacı vekili tarafından istenmiştir.

3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde çevre düzeni planı: ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plan olarak tanımlanmış, 11.11.2008 günlü, 27051 sayılı Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelik ile bu planların hazırlanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Olayda davacının, taşınmazının bulunduğu alanın sanayi bölgesi olması gerektiği iddiasıyla bakılan davayı açtığı, taşınmazın dava konusu çevre düzeni planında "meskun alan" lejantında 2. derece merkez olarak belirlendiği dikkate alındığında, idare mahkemesince, taşınmaza getirilen plan kararının yukarıda anılan mevzuat hükümleri dikkate alınarak şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi bakımından yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra bir karar verilmesi gereklidir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.


TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İstanbul İli, Pendik İlçesi, 1.Bölge, Dolayoba, ..., ... pafta, ... sayılı parseli de kapsayan alanda yapılan davalı idare tarafından 15.06.2009 tarihinde onanan 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planının söz konusu parsele ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, davacı parselinin de bulunduğu alana yönelik olarak getirilen plan notları içinde, parselin mevcut kullanımının tamamen dışlanmaması ve ada-parsel ölçekli fonksiyonların alt ölçekli plan kararlarıyla belirlenecek olması karşısında, dava konusu planda imar mevzuatına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinde yönetmeliğin amacı: "Ülkemizin sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel zenginliğin korunarak kalkınma planları ve varsa bölge planları temel alınarak, ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren, genel arazi kullanım kararları ile bunlara ilişkin strateji ve politikaları oluşturmak ve çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar planlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekteki çevre düzeni planlarının hazırlanmasına, hazırlattırılmasına, onaylanmasına, izlenmesine, denetlenmesine ve bu planlar üzerinde yapılacak değişikliklere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir." şeklinde açıklanmıştır.

Aynı Yönetmeliğin 4. maddesi (a) bendinde ise çevre düzeni planı, ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plan olarak tanımlanmış olup; (ç) bendinde, çevre düzeni planı açıklama raporu, çevre düzeni planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı ve çevre düzeni planı ile bütün olan rapor olarak belirtilmiştir.

Aynı şekilde anılan yönetmeliğin Planın niteliği başlıklı 5. maddesinde ise çevre düzeni planı:

a) Kalkınma planları ve varsa bölge planlarını temel alarak rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlayan,

b) Kirliliğin oluşmadan önce önlenebilmesi, sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef, ilke, strateji ve politikaları ve bunu sağlayacak arazi kullanım kararlarını belirleyen,

c) Tarihi, kültürel ve doğal çevrenin korunması ve geliştirilmesine yönelik genel hedefleri, ilkeleri, stratejiyi ve politikaları belirleyen,

ç) Karar ve hükümleriyle alt ölçekli planları yönlendiren,

d) Plan kararları açısından ekosistem bütünlüğü, arazi kullanım sürekliliğini sağlayan,

e) Planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların fiili katılımı ile hazırlanan,

f) Planlama sürecinin her aşamasında bir önceki aşamalara geri dönerek değerlendirilmelerin yapılabildiği geri beslemeli sürece sahip olan,

g) Karşılaştırılabilir, değerlendirilebilir, sorgulanabilir, geliştirilebilir ve güncellenebilir standart veri tabanına sahip olan,

ğ) Sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak ekolojik ve ekonomik kararların bir arada düşünülmesini sağlamak üzere, korunması gereken alanlara ilişkin politika ve stratejileri belirleyen üst ölçekli plan olarak tanımlanmıştır.

Diğer taraftan, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 5. maddesinde:

"Çevre düzeni planları, varsa bölge planı esas alınarak yapılır. Çevre düzeni planlarının hazırlanması sürecinde, planlanacak alan ve yakın çevresindeki alanlarda aşağıda genel başlıklar halinde belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edilir:

a) Planlama alanının konumu ile ilgili bilgiler,

b) Yönetim yapısı, idari bölünüş, sınırlar,

c) Fiziksel yapı ve mevcut arazi kullanımı,

d) Çevresel değerler ve koruma alanları,

e) Afet verileri, afete maruz alanlar, yerleşmeler ve özellikleri,

f) Planlama alanı ile ilgili demografik, sosyal, ekonomik, kültürel, tarihi vb. bilgiler,

g) Ulaşım ve enerji dahil teknik altyapı,

h) Sektörel yapı,

i) Askeri alanlar,

j) Mülkiyet yapısı,

k) Yerleşmelerle ilgili yerel özellikler,

l) Planlama alanının özelliğine göre diğer konular.

Çevre düzeni planı yapılacak alan ve yakın çevresinin bir bütünlük içinde ele alınması ve değerlendirilmesi için eşik analizi, yerinde yapılan incelemeler gibi fiziksel çalışmalarla birlikte, bilimsel tekniklere ve yöntemlere dayalı, yeterli nitelikte ve kapsamda ekonomik, sosyal, kültürel, politik, tarihi, sektörel ve teknolojik araştırmalar yapılır, ilgili kurum ve kuruluşların görüş ve önerileri alınır ve değerlendirilir.

Çevre düzeni planı kararları, yapılan inceleme, araştırma sonuçları ve görüşler değerlendirilerek oluşturulur. Plan raporunda, yapılan tüm inceleme ve araştırmalar, alınan görüş ve öneriler ve yapılan değerlendirmelerle birlikte, planın gerçekleştirilmesini sağlayacak uygulama araçları, kurumsal yapı ve denetim konularına dair ilkeler de yer alır." hükmüne yer verilmiştir.

Genel olarak, imar planları ülke, bölge ve kent verilerine göre kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkının iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü, yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus planı ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçim ve zamanda mevzuatta öngörülen yöntemlerle değiştirilebilir.

İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ilellgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.

Dava konusu 1/100.000 ölçekli il çevre düzeni planı, çevreye, yerleşme sistemlerine, iktisadi faaliyetlere, ulaşım ağına, bölgesel altyapıya ilişkin stratejileri ve yapıları belirlemek için kullanılmakta olup, bu ölçekteki bir planda parsel bazında arazi kullanım kararlarının belirlenmesi söz konusu olmamaktadır.

Günümüz planlama yaklaşımında dava konusu plan ölçeğini de kapsayan planlama kademesinde nazım plan anlayışı terk edilerek stratejik mekânsal planlama yaklaşımına geçilmiştir. Bu yaklaşım, bütüncül bir planlamaya olan gereksinimle açıklanmaktadır. Stratejik mekânsal planlama, kentsel gelişimi yalnızca fiziksel gelişim kapsamında ele alan bir yaklaşım değildir. Fiziksel gelişmenin yanı sıra, kentteki sosyal, kültürel, ekonomik, yerel örgütsel gelişime ilişkin stratejileri de içerir. Diğer bir deyişle, kentsel gelişme; hem mekânsal, hem de mekânsal olmayan (mekânda dolaylı olarak etkileri olan sosyal / kültürel / ekonomik / yerel örgütsel) etmenler çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu yaklaşımda, çeşitli karar vericilerin birbirleriyle ve diğer yerel paydaşlarla ilişkilerinin eşgüdümünün sağlanması (yani yerel örgütlenme) önemli bir strateji alanıdır.

Yukarıda belirtilen hususlar ışığında, çevre düzeni planları bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararları getirmekte olup, stratejik bir plan olması sebebiyle fiziki kullanım kararları içermemektedir. Dolayısıyla, dava konusu 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planında belirlenen arazi kullanım kararları, niteliği itibariyle kirliliğin oluşmadan önce önlenebilmesi ve sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef, ilke, strateji ve politikaları sağlayacak plan kararları olup, bu yönüyle söz konusu plana dayanılarak yapılacak 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda öngörülen ve parsel bazında fiziki kullanım durumunu belirleyen arazi kullanım kararlarından farklılık arz ettiği kuşkusuzdur.

Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın sanayi alanı olarak belirlenmesi gerekirken 1/100.000 ölçekli planda meskun alan olarak düzenlendiği belirtilerek işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu doğrultuda, dava konusu plan uygulama hükümlerinde meskun alan, konut ağırlıklı, konut ve konut kullanımına hizmet edecek ticaret, sosyal, kültürel ve teknik altyapı tesisleri ile küçük sanayi sitesi v.b. kullanımlar olarak tanımlanmış olmakla beraber, planlanacak alan ve yakın çevresindeki alanlara yönelik olarak yukarıda anılan mevzuatta belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler, eşik analizi ile yerinde yapılan incelemeler gibi fiziksel çalışmalarla birlikte, bilimsel tekniklere ve yöntemlere dayalı, yeterli nitelikte ve kapsamda yapılan ekonomik, sosyal, kültürel, politik, tarihi, sektörel ve teknolojik araştırma raporları ile bunların yer aldığı plan raporunun bulunmadığı görülmektedir.

Öte yandan, davalı idarece gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle söz konusu alanın çevre kirliliğinin önlenmesi ve insan sağlığının korunması amacıyla sanayiden arındırılarak konut yoğunluklu bir bölge haline getirilmesi yönünde stratejik bir planlama tesis edilmesi mümkün olmasına rağmen, dava konusu alanda planlanan meskun alan - 2. derece merkez fonksiyonun hangi somut veri ve incelemelere dayandırılarak belirlendiği hususunun araştırılması "Yönetimin Yargısal Denetimi" ilkesinin bir gereğidir.

Bu durumda, İdare mahkemesince, dava konusu 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planının hazırlık ve yapım aşamasında mevzuat gereği düzenlenmesi zorunlu rapor ve değerlendirilmesi gerekli somut veriler davalı idareden getirtilerek mahkeme tarafından incelenmesi suretiyle anılan parselin bulunduğu alana verilen fonksiyonun yeterli araştırmaya dayandırılıp dayandırılmadığı hususunun incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, parselin mevcut kullanımının tamamen dışlanmaması ve ada-parsel ölçekli fonksiyonların alt ölçekli plan kararlarıyla belirleneceği gerekçesiyle davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 1. İdare Mahkemesince verilen 19.07.2010 günlü, E:2009/1860, K:2010/1144 sayılı kararın bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 22.06.201 1 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Tags: çevre düzeni planı revizyonu | idare hukuku | idari yargı | imar hukuku | imar planı | iptal davası | sanayi alanı | şehircilik ilkeleri


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.