Yargıtay
3.
Hukuk Dairesi
E.
2011/22552, K. 2012/3597
T.
15.02.2012
Temyiz isteminin süresi içinde
olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde;
müvekkilinin davalının kiracısı olduğunu ve davalıya 1.500 USD depozito verdiğini ve
taşınmazı Mayıs 2009 tarihinde tahliye ettiğini, depozito iade edilmediği için
davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini
beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar
verilmesini talep ve dava etmiş; duruşmada ise faiz alacağına yönelik talebinden
vazgeçmiştir.
Mahkemece kurulan hükümün kısa
kararında "davacının davasının kabulüne, davalının itirazının iptaline,
takibin iptaline, asıl alacak üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya
verilmesine" ifadesi yazılmış; gerekçeli kararda "Davacının davasının kısmen
kabulü ile davalının Üsküdar 6. İcra Müdürlüğü'nün 2011/25085 takip sayılı
dosyasındaki asıl alacağa vaki itirazın iptaline, takibin devamına, faize yönelik
itirazın iptali davasının reddine, asıl alacak üzerinden %40 icra inkar
tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine" karar verilmiştir.
Kısa karar ile gerekçeli kararın
hüküm fıkraları arasında çelişki bulunmaktadır.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı Yargıtay
İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması
hali bozma nedeni oluşturmaktadır.
Anılan İçtihat gereğince kısa
kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre mahkemece bu hususlar göz
önünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan
esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz
itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428.
maddesi gereğince
BOZULMASINA
ve
şimdilik diğer
yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz
edene iadesine, 15.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi
< Önceki | Sonraki > |
---|