YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E.2011/3629 K.2011/5892
T.24.11.2011
Davacı,
feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel
mahkeme isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm
süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dava dosyası için tetkik hakimi
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
İş sözleşmesinin geçerli neden
olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin
geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep
etmiştir.
Davalı
işveren iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın
reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece,
davacının davalı işyerinde sendikalı
işçi statüsünde şoför olarak çalıştığı, 09.07.2009 tarihinde davalı Kurum'un
genel merkezi önünde bir
basın açıklaması yapıldığı, bu
açıklamada Türk Kızılay'ı aleyhine iftira niteliğinde, Kızılay'ı küçük
düşürücü, itibarını zedeleyici, personeli kuruma karşı kışkırtıcı,
Kurum'da olmayan bir olayı olmuş gibi gösteren açıklamalar yapıldığı ve
yöneticilerin itibarını sarsacak beyanat verildiği, derneğin teftiş kurulu tarafından
yapılan soruşturmada bu toplantıyı ve basın açıklamasını tertipleyen davacı ve
iki işçinin düzenlediği tespit edildiğinden iş akdinin disiplin yönetmenliğinin
8. maddesinin f. fıkrasının 24. bendi gereğince geçerli nedenle feshedildiği
gerekçesiyle
davanın reddine karar verilmiştir.
Karar
taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş
sözleşmesinin feshinin geçerli veya haklı nedene dayanıp dayanmadığı
uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu'nun
18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesine
göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran
işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini
fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin,
işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak
zorundadır.
İş
Kanunu'nun 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan
sebepler, işçinin aynı Kanunu'nun 25/11. maddesinde öngörülen sebepler
niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye
aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli
sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan
olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak
bir tutumu işyerinde üretim ve iş
ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki
yapmıyorsa geçerli sebep
sayılamaz.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 20.
maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat
yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir
sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
İş
Kanunu'nun 25. maddesinin Il.bendinin b fıkrasında, işçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden
birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda
bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda
bulunması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi Anayasa'nın 25 ve
26. maddesi ile güvence
altına
alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık, işçinin bu
ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise, geçerli
fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı
yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli
fesih nedeni sayılmalıdır.
İş Kanunu'nun 25. maddesi
kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri,
işçi, işverenin veya vekilinin
tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır.
Yapıcı ve objektif ölçüler içerisinde belirli bir uzmanlık alanı ile ilgili
eleştiri ya da işletmedeki bozukluk ya da uygunsuzluklara ilişkin eleştiri söz
konusu olduğunda geçerli fesihten bahsedilemez.
Davacı işçinin iş sözleşmesinin,
davalı Kurumun 24.09.2009 tarihli yazısı ile 09.07.2009 tarihinde Perşembe günü 17.50-18.45
saatleri arası Genel Merkez önünde tertiplenen toplantıda itibar Kurumu olan
Türk Kızılay'ı aleyhine
iftira
niteliğinde bazı açıklamalar yapması, Türk Kızılay'ını küçük düşürücü, itibarını zedeleyici, personeli
Kuruma karşı kışkırtıcı, Kurumda olmayan bir olayı olmuş gibi gösteren ifadeler kullanması ve
Kızılay'ın üst düzey yöneticilerinin itibarını sarsacak beyanat, isnat ve
tahriklerde bulunması, toplantıya katılımı teşvik etmesi nedenlerinden dolayı; Disiplin
yönetmeliğinin 8.maddesinin f fıkrasının 24. bendindeki "işten çıkarılma
cezasını gerektiren haller" başlığı altındaki "Kızılay
ve üst yöneticilerinin itibarını sarsacak beyanat, isnat ve tahriklerde bulunmak"
amir hükmü ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı
başlıklı 25.maddesinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve
benzerleri bendinin b fıkrası hükmü gereği feshedildiği bildirilmiştir.
Dosyadaki
bilgi ve belgelere göre, davalı Kurumun işçisi ve sendika üyesi olup toplantıya katılanların
çalışma şartları bakımından isteklerde bulunmasının demokratik hak ve
taleplerinden kaynaklandığı anlaşılmakta olup, davalı Kurumda
yaşanan olaylara demokratik biçimde tepki gösterilerek çalışma koşullarında ve
ücretlerinde iyileştirmelere ilişkin isteklerde bulunulması haklı veya
geçerli fesih nedeni oluşturmamaktadır. Öte yandan davacı işçi tarafından iş sözleşmesinin sendikal nedenle
feshedildiği de somut olgu ve olaylarla açık bir şekilde kanıtlanamamıştır. Bu durumda, davanın
kısmen kabulü yerine
yazılı
şekilde reddi hatalıdır.
Belirtilen
nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanununun 20.madesinin 3.fıkrası uyarınca hükmün bozulmak
suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
Hüküm:
Yukarıda belirtilen nedenlerle,
1- Mahkemenin yukarıda tarih ve
sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN
KALDIRILMASINA,
2- İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3- Davacının yasal sürede işe
başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi
gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak 6 aylık
ücreti olarak belirlenmesi,
4-
Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan kararın
kesinleşmesine kadar doğmuş olan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi
gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen
ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-
Davacı vekiline temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye
göre 1.100.00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-
Davacı tarafından yapılan 118.70 TL.
yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama
giderinin üzerinde bırakılmasına,
Peşin alınan temyiz harcının
istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, oybirliğiyle 24.11.2011 tarihinde karar verildi
< Önceki | Sonraki > |
---|