KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İş Hukuku »
Pazartesi, 06 May 2024

İşe iade davasında davalı Kurumda yaşanan olaylara demokratik biçimde tepki gösterilerek çalışma koşullarında ve ücretlerinde iyileştirmelere ilişkin isteklerde bulunulması haklı veya geçerli fesih nedeni oluşturmamaktadır

T.C

YARGITAY

22. HUKUK DAİRESİ

 E.2011/3629 K.2011/5892

T.24.11.2011

 

Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme isteğin reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

İş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedil­diğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek da­vanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davacının davalı işyerinde sendikalı işçi statüsünde şoför ola­rak çalıştığı, 09.07.2009 tarihinde davalı Kurum'un genel merkezi önünde bir basın açıklaması yapıldığı, bu açıklamada Türk Kızılay'ı aleyhine iftira nite­liğinde, Kızılay'ı küçük düşürücü, itibarını zedeleyici, personeli kuruma karşı kışkırtıcı, Kurum'da olmayan bir olayı olmuş gibi gösteren açıklamalar yapıl­dığı ve yöneticilerin itibarını sarsacak beyanat verildiği, derneğin teftiş kurulu tarafından yapılan soruşturmada bu toplantıyı ve basın açıklamasını tertip­leyen davacı ve iki işçinin düzenlediği tespit edildiğinden iş akdinin disiplin yönetmenliğinin 8. maddesinin f. fıkrasının 24. bendi gereğince geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli veya haklı nedene da­yanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. ve devamı maddeleridir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş söz­leşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.

İş Kanunu'nun 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynak­lanan sebepler, işçinin aynı Kanunu'nun 25/11. maddesinde öngörülen sebep­ler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sos­yal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.

4857 Sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin ge­çerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

İş Kanunu'nun 25. maddesinin Il.bendinin b fıkrasında, işçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak söz­ler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi Anayasa'nın 25 ve 26. maddesi ile güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık, iş­çinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih nedeni sayılmalıdır.

İş Kanunu'nun 25. maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Yapıcı ve objektif ölçüler içerisinde belirli bir uzmanlık alanı ile ilgili eleştiri ya da işletmedeki bozukluk ya da uygunsuzluklara ilişkin eleştiri söz konusu olduğunda geçerli fesihten bahsedilemez.

Davacı işçinin iş sözleşmesinin, davalı Kurumun 24.09.2009 tarihli yazısı ile 09.07.2009 tarihinde Perşembe günü 17.50-18.45 saatleri arası Genel Mer­kez önünde tertiplenen toplantıda itibar Kurumu olan Türk Kızılay'ı aleyhine iftira niteliğinde bazı açıklamalar yapması, Türk Kızılay'ını küçük düşürücü, itibarını zedeleyici, personeli Kuruma karşı kışkırtıcı, Kurumda olmayan bir olayı olmuş gibi gösteren ifadeler kullanması ve Kızılay'ın üst düzey yönetici­lerinin itibarını sarsacak beyanat, isnat ve tahriklerde bulunması, toplantıya katılımı teşvik etmesi nedenlerinden dolayı; Disiplin yönetmeliğinin 8.maddesinin f fıkrasının 24. bendindeki "işten çıkarılma cezasını gerektiren haller" başlığı altındaki "Kızılay ve üst yöneticilerinin itibarını sarsacak beyanat, isnat ve tahriklerde bulunmak" amir hükmü ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı başlıklı 25.maddesinin ahlak ve iyiniyet ku­rallarına uymayan haller ve benzerleri bendinin b fıkrası hükmü gereği feshe­dildiği bildirilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalı Kurumun işçisi ve sendika üyesi olup toplantıya katılanların çalışma şartları bakımından isteklerde bulunma­sının demokratik hak ve taleplerinden kaynaklandığı anlaşılmakta olup, davalı Kurumda yaşanan olaylara demokratik biçimde tepki gösterilerek çalışma ko­şullarında ve ücretlerinde iyileştirmelere ilişkin isteklerde bulunulması haklı veya geçerli fesih nedeni oluşturmamaktadır. Öte yandan davacı işçi tarafından iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği de somut olgu ve olaylarla açık bir şekilde kanıtlanamamıştır. Bu durumda, davanın kısmen kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalıdır.

Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanununun 20.madesinin 3.fıkrası uyarınca hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

Hüküm: Yukarıda belirtilen nedenlerle,

1- Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2- İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,

3- Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi için­de işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih ne­deni ve kıdemi dikkate alınarak 6 aylık ücreti olarak belirlenmesi,

4- Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan kararın kesinleşmesine kadar doğmuş olan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, da­vacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,

5- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6- Davacı vekiline temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tari­feye göre 1.100.00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

7- Davacı  tarafından yapılan 118.70 TL. yargılama giderinin davalıdan alı­nıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bıra­kılmasına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, oybirliğiyle 24.11.2011 tarihinde karar verildi

Tags: aktin feshi ve işe iade davası | demokratik talepler | ispat yükü


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.