T.C.
DANIŞTAY
9. DAİRE
E. 2009/796
K. 2012/4683
T. 20.9.2012
ÖZET : Emlak vergilerine
ilişkin dava açma sürelerinin mükelleflerce bildirim verme zorunluluğu
getirilen hallerde yapılan emlak vergisi tarhiyatına karşı açılacak davalarda
dava açma süresinin, davalı belediye tarafından mükellefe emlak vergisi
tarhiyatına ilişkin herhangi bir yazı tebliğ edilmiş ise bu yazının tebliğ
tarihi dikkate alınarak hesaplanması, eğer belediye tarafından yazı tebliğ
edilmemiş ise emlak vergisinin mükellef tarafından ödendiği tarih, yapılan
tarhiyatı öğrenme tarihi kabul edilerek dava açma süresinin ödeme tarihinden
itibaren başlatılması gerekmektedir.
İstemin Özeti : DAVACIYA
AİT TAŞINMAZ İÇİN 2006 YILI 1. TAKSİDİ OLARAK TAHAKKUK ETTİRİLEREK ÖDENEN EMLAK
VERGİSİNİN TERKİNİ VE YASAL FAİZİ İLE BİRLİKTE İADESİ İSTEMİYLE AÇILAN DAVAyı; 2577 sayılı Kanun'un
7. maddesinde; dava açma süresinin
özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün
olduğu, Emlak Vergisi Kanununun verginin tarh ve tahakkuku başlıklı 11.
maddesinde, bina vergisinin ilgili belediye tarafından, 29'uncu maddeye göre
tespit edilen vergi değeri üzerinden yıllık olarak tarh olunacağı, yapılan tarh
ve tahakkuku takip eden yıllarda ise, her bütçe yılının başından itibaren o yıl
için tahakkuk etmiş sayılacağının hükme bağlandığı, bu durumda 2006 yılı emlak
vergisi, 01.01.2006 tarihinde tahakkuk etmiş sayılacağından bu tarihten
itibaren 30 gün içinde dava açılması gerekirken davacının mülkiyetinde bulunan
taşınmaz için 2006 yılı 1. taksidi olarak tahakkuk ettirilen emlak vergisinin
ihtirazi kayıt konulmadan 25.05.2006 tarihinde ödenerek 22.06.2006 tarihinde
bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durum karşısında, dava açma süresi
geçtikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı
bulunmadığı, öte yandan ödeme işlemine karşı doğrudan dava açılamayacağı
gerekçesiyle reddeden İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 31.1.2008 tarih ve
E:2006/1718, K:2008/403 sayılı kararının; davanın süresinde açıldığı ileri
sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Ali Rıza Ülker'in Düşüncesi:
Davacıya yazılı bildirim yapılıp yapılmadığı araştırılarak karar verilmesi icap
ettiğinden, vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince
gereği düşünüldü:
KARAR : Uyuşmazlık, davacıya ait
taşınmaz için 2006 yılı 1. taksidi olarak tahakkuk ettirilerek ödenen emlak
vergisinin terkini ve yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılan davayı
süre aşımı nedeniyle reddeden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması
istemine ilişkindir.
2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7.maddesinde, dava açma süresinin özel
kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün
olduğu, bu sürenin tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın, tebliğ
yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin, tevkif yoluyla
alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin, tescile bağlı vergilerde
tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci
veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden başlayacağı, aynı Kanunun 14/3-e bendinde
ise, dava dilekçelerinin süreaşımı yönünden ilk incelemeye tabi tutulacağı,
15/1-b bendinde de süreaşımı bulunan hallerde davanın reddedileceği hükme
bağlanmıştır.
Emlak vergisinin tarh ve tahakkukuna
ilişkin esaslar, bina vergisi için 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 11.
maddesinde, arazi vergisi için ise 21. maddesinde düzenlenmiştir. Her iki
maddede, "Verginin Tarh ve Tahakkuku" başlığını taşımakta ve
birbirine paralel hükümler içermektedir.
Buna göre 1319 sayılı Emlak Vergisi
Kanunu'nun 11. ve 21 maddelerinde, "emlak vergisi, ilgili belediye
tarafından;
a ) Dört yılda bir defa olmak üzere takdir
işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında,
b ) 33'üncü maddenin ( 1 ) ila ( 7 )
numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerle bildirim
verilmesi icabeden hallerde, vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana
geldiği bütçe yılını takip eden yılı Ocak ayı içinde, vergi değerini tadil eden
sebep yılın son üç ayı içinde vuku bulmuş ve bildirim, vergi değerini tadil
eden sebebin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılda verilmiş ise
bildirimin verildiği tarihte,
c ) 33'üncü maddenin ( 8 ) numaralı
fıkrasında yazılı hallerde, takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip
eden yılın Ocak ve Şubat aylarında,
29'uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas
alınarak yıllık olarak tarh olunur. Bildirim posta ile gönderilmiş
ise vergi, bildirim verme süresinin son gününü takip eden yedi gün içinde tarh
olunur. Bu suretle tarh olunan vergiler, tarh edilen tarihte tahakkuk etmiş
sayılır ve mükellefe bir yazı ile bildirilir.
Yapılan tarh ve tahakkuku takip eden
yıllarda, 29'uncu maddeye göre tespit edilen vergi değeri üzerinden hesaplanan
emlak vergisi, her bütçe yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş
sayılır.
Bir il veya ilçe hududu içerisinde birden
fazla belediye olması halinde, belediye ve mücavir alan sınırları dışında
bulunan binaya ait bina vergisini tarha yetkili olacak belediye, ilgili valiler
tarafından belirlenir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı kurumun
sahibi olduğu taşınmaz nedeniyle 2006 yılı emlak vergisi birinci taksidinin
25.05.2006 tarihinde ödendiği ve bu tarihten itibaren 30 gün içinde ödenen
emlak vergisinin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açıldığı
anlaşılmaktadır.
Takdirin
yapıldığı genel dönemde ( 2002 ve 2006 yılları ) tahakkuk ettirilen emlak
vergisine karşı açılacak davalarda, dava açma süresinin söz konusu maddeler
çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Emlak vergisinin tarh ve tahakkukunu
düzenleyen söz konusu maddeler 09.04.2002 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren 4751 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve yapılan değişiklikle
tarh ve tahakkuka ilişkin yeni esaslar getirilmiştir. 4751 sayılı Kanun ile
emlak vergisi uygulaması sonucunda görülen olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve
vergilemede kolaylığın ve basitliğin sağlanması amacıyla dört yılda bir
alınmakta olan beyan esasının kaldırılması ve sadece vergi değerini tadil eden
nedenlerin bulunması halinde mükelleflerden bildirim alınmasını sağlamaya
yönelik değişikler yapılmıştır.
YAPILAN BU DEĞİŞİKLİKLE EMLAK VERGİSİNDE GENEL BEYAN
ESASI KALDIRILDIĞINDAN, KANUN METNİNDEN GENEL BEYANA İLİŞKİN OLARAK YER ALAN
HÜKÜMLER ÇIKARILMIŞ, DİĞER TARAFTAN, EMLAK VERGİSİNİN TARH VE TAHAKKUKUNA ESAS
OLACAK ARSA VE ARAZİ BİRİM METREKARE DEĞERLERİNİN DÖRT YILDA BİR BELİRLENMESİ
ESASI GETİRİLMİŞTİR.
Buna göre, arsa ve araziler için, 213
sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 49'uncu maddesine göre, takdir
komisyonlarınca dört yılda bir olmak üzere, arsalara ve araziye ilişkin asgari
ölçüde birim değerlerinin takdir edilmesi, binalar için Maliye ve Bayındırlık
ve İskân Bakanlıklarınca bina metrekare normal inşaat maliyet bedellerinin
müştereken tespit edilmesi gerekmektedir. Bu suretle takdir ve tespit edilecek
birim değerler ile bina metrekare normal inşaat maliyet bedelleri esas alınarak
belediyelerce hesaplanan emlak vergi değeri üzerinden emlak vergisi tarh
olunacaktır. Bu değişiklik doğrultusunda, genel beyan dönemi olan 2002 ve 2006
yıllarında mükelleflerden emlak vergisi beyannamesi alınmamış, takdir
komisyonlarınca belirlenen asgari ölçüde birim değerleri esas alınarak emlak
vergisinin belediyelerce tarhı yoluna gidilmiştir.
Bunun yanısıra, 4751 sayılı Kanun'la
yapılan değişiklikle emlak vergisinde genel beyan esasının kaldırılması
öngörüldüğünden emlak vergisi mükellefleri için sadece Emlak Vergisi Kanunu'nun
33'üncü maddesinin ( 1 ) ilâ ( 7 ) numaralı fıkralarında yazılı sebeplerin
doğması halinde bildirim verme zorunluluğu getirilmiştir.
Bu iki durumda, yani takdirin yapıldığı
genel dönemde ( 2002 ve 2006 yılları ) ve 33. maddenin ( 1 ) ila ( 7 ) numaralı
fıkraları gereğince mükelleflerce bildirimde bulunulması gereken hallerde,
emlak vergisi, 29'uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak
yıllık olarak tarh edilecek olup, bu suretle tarh olunan vergiler, tarh edilen
tarihte tahakkuk etmiş sayılacak ve bu husus mükelleflere bir yazı ile
bildirilecektir.
Emlak vergisinin tarh ve tahakkuku ile
ilgili 11. ve 21. maddelerde yer alan "Bu suretle tarh olunan vergiler,
tarh edilen tarihte tahakkuk etmiş sayılır ve mükellefe bir yazı ile
bildirilir." kuralı, mükellef adına tarh edilen emlak vergisinin
ödenmesinden önce mükellef tarafından öğrenilmesinin sağlanması amacıyla
getirilmiş bir düzenleme olup bunun yanı sıra mükellef tarafından adına yapılan
emlak vergisi tarhiyatına karşı açılan davada, dava açma süresinin de söz konusu yazının mükellefe tebliğ edilip edilmemiş
olmasına göre belirlenmesi gerekmektedir. Zira, takdir
komisyonlarınca dört yılda bir olmak üzere takdir edilen asgari birim değerleri
esas alınarak belediyelerce hesaplanarak tarh olunan emlak vergisi mükelleflere
bildirilmemekte, mükellefler haklarında yapılan emlak vergisi tarhiyatını ancak
ödeme sırasında öğrenebilmektedirler.
Bu durumda takdirin yapıldığı genel
dönemlerde ( 2002 ve 2006 yılları ) ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun
33'üncü maddesinin ( 1 ) ilâ ( 7 ) numaralı fıkralarında yazılı sebeplerin
doğması halinde mükelleflerce bildirim verme zorunluluğu getirilen hallerde
yapılan emlak vergisi tarhiyatına karşı açılacak davalarda dava açma süresinin,
davalı belediye tarafından mükellefe emlak vergisi tarhiyatına ilişkin herhangi
bir yazı tebliğ edilmiş ise bu yazının tebliğ tarihi dikkate alınarak
hesaplanması, eğer belediye tarafından yazı tebliğ edilmemiş ise emlak
vergisinin mükellef tarafından ödendiği tarih, yapılan tarhiyatı öğrenme tarihi
kabul edilerek dava açma süresinin ödeme tarihinden itibaren başlatılması
gerekmektedir.
Mükellef tarafından 2006 yılı birinci taksidine
ilişkin olarak adına yapılan emlak vergisi tarh ve tahakkukuna karşı açılan
davada, mahkeme tarafından dava açma süresinin tespiti bakımından öncelikle,
tarh ve tahakkuk işleminin 1319 sayılı Yasa'nın 11 ve 21. maddeleri uyarınca
mükellefe tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması, mükellefe belirtilen
şekilde bir tebligat yapılmamışsa davacı adına yapılan tarh ve tahakkuktan
ödeme tarihinde haberdar olduğunun kabulü ile davanın esasının incelenmesi
gerekmekte olduğundan, temyize konu vergi mahkemesi kararında, bu konuda
herhangi bir araştırma yapılmadan, emlak vergisinin yıl başından itibaren 30
gün içinde dava konusu edilmesi gerekirken bu süre geçtikten sonra açılan
davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde yasal isabet
bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle
temyiz isteminin kabulüne, İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 31.1.2008 tarih ve
E:2006/1718, K:2008/403 sayılı kararının bozulmasına, 20.09.2012 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
Yukarıda yer alan karar KAZANCI BİLGİ
BANKASINDAN ALINMIŞTIR.
< Önceki | Sonraki > |
---|