KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » Borçlar Hukuku »
Cuma, 26 Nis 2024

Davalı belediye tarafından hiçbir karara dayanılmaksızın evinin yıkıldığı, bahçesinin tahrip edildiğini ileri süren, tazminat istemiyle dava açan davacının davası adli yargı yerinde çözümlenmelidir.

T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

E. 2009/244

K. 2010/108

T. 3.5.2010 

DAVA : H. A. vekili dava dilekçesinde, davacının Bağlum'da Bağlar mevkiinde 3208 ada, 8 parseldeki arsanın sahibi olduğunu, arsa üzerinde ilk imar uygulaması yapıldıktan sonra arsanın etrafını tel örgü ile çevirdiğini ve içine tek katlı 40 m2 büyüklüğünde bir ev yaptığını, daha sonra imar uygulamasının değiştiğini ve yeni bir plan yapıldığını, bu plana göre davacının evinin 24 metresi ile tel örgünün 463 m2'lik bölümünün başka bir kişinin ( B. P. ) arsasında kaldığını, bu kişinin Keçiören Kaymakamlığı'na müracaat ederek zilyetliğin korunması hakkındaki kanundan yararlanmak istediğini, Kaymakamlığın süre geçmiş olması nedeniyle bu talebi reddettiğini, davacının evi 2002 yılında yaptığını, Belediyenin herhangi bir encümen kararı almadan ve hiçbir tebligat yapmadan evi yıktığını ve 463 m2'lik tel örgüyü bozduğunu, ev yıkılırken ev içindeki eşyaların dikkatlice taşınmadığı için zarar gördüğünü, davalının evin tamamını yıktığını, enkazını toprakla birlikte kazıdığını ve bilinmeyen bir yere taşıdığını, davacı açısından meydana gelen zararları Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2006/634 D. İş sayılı kararı ile tespit ettirdiklerini, buna göre toplam 8.505,00 YTL hasar bedeli çıktığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının yıkılan evi, tahrip edilen bahçesi için meydana gelen 8.505,00 YTL lik hasar bedelinin, 21.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'nin, davacı vekilinin Mahkemelerine davalı aleyhine açtığı alacak davasının kabulüne, 8.805,00YTL'nin dava tarihi olan 19.10.2006 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine ilişkin kararının, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ'nin 29.05.2008 gün ve E:2007/11930, K:2008/7326 sayılı kararı ile, "… Davacı, davalı belediyenin encümen kararı olmadan ve hiçbir tebligat yapmadan davacının evini yıktığını ve tel örgüsünü bozduğunu iddia ederek maddi tazminat istemiştir.

Davalı yıkımı kendilerinin yapmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Görüldüğü üzere davacı, davalı idarenin eylemi nedeniyle zararın meydana geldiğini iddia etmiştir. Böyle bir eylem, hizmet kusurunu oluşturduğundan bundan doğacak zarar da tam yargı davasının konusunu teşkil eder.

Bu konuda yasal düzenlemeyi oluşturan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2. maddesi hükmüne göre; idari işlem ve eylemlerden dolayı hakları zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari yargı yerinde görülmesi gerekir. Mahkemece, davanın yargı yolu bakımından reddine karar vermek gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,…" karar verilmesi üzerine ANKARA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 27.11.2008 gün ve E:2008/370, K:2008/420 sayı ile, davacı vekilinin davalı aleyhine açtığı alacak davasının sonunda Mahkemelerince verilen 11.07.2007 günlü ve 2007/415-2007/241 sayılı kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 29.05.2008 günlü ve 2007/11930-2008/7326 sayılı kararı ile ve "...Görüldüğü üzere davacı, davalı idarenin eylemi nedeniyle zararın meydana geldiğini iddia etmiştir. Böyle bir eylem hizmet kusurunu oluşturduğundan bundan doğacak zarar da tam yargı davasının konusunu teşkil eder. Bu konuda yasal düzenlemeyi oluşturan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2. maddesi hükmüne göre; idari işlem ve eylemlerden dolayı hakları zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargı yerinde görülmesi gerekir..." gerekçesi ile bozulduğu ve dava dosyasının Mahkemelerine iade edilmiş olmakla esas defterine yeniden kaydının yapıldığı, Mahkemelerince verilen karar Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nce bozulduktan sonra taraflara usulüne uygun meşruhatlı davetiyeler tebliğ edildiği, davacı vekilinin Mahkemelerince verilen eski kararda direnilmesini istediği, davalı vekilinin ise bozma kararına uyulmasını talep ettiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 29.05.2008 günlü ve 2007/11930-2008/7326 sayılı bozma kararının Mahkemelerince de usul ve yasaya uygun bulunduğundan bozma kararına uyulduğu, Mahkemelerince Yargıtay bozma kararından önce yapılan yargılamadan, taraf beyanlarından, toplanılan delillerden ve dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davalı Belediyenin encümen kararı olmadan ve hiçbir tebligat yapmadan davacının evini yıktığından ve tel örgüsünü bozduğundan bahisle Mahkemelerine bu davanın açıldığı, Mahkemelerince bu konuda verilecek kararın idarenin eylem ve işleminin hukuka uygun bulunup bulunmadığının denetlenmesi sonucunu doğuracağı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2. maddesine göre, idari işlem ve eylemlerden dolayı hakları zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari yargı yerinde görülmesinin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

H. A. mirasçıları vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ; 17.07.2009 gün ve E:2008/2092 sayı ile, davacılar R. Y., Z. Y., O. Y., R. ( Y. ) Ç. vekili Av. H. S. tarafından tazminat istemiyle Bağlum Belediye Başkanlığı'na karşı dava açıldığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/b fıkrasında; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı, idarenin, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişilere verdiği zararları tazminle sorumlu olduğu, tazmini istenilen zararın idari eylem ve işlemden doğması halinde bu zararların idari yargıda açılacak tam yargı davası ile istenebileceği, idari usul ve esaslar dışında idarece yapılan eylemlerin "haksız fiil" niteliğinde olduğu, idarilik karakteri taşımayan bu eylemlerden dolayı ancak adli yargıda dava açılmasının mümkün bulunduğu, idarenin, bir kamu hukuku kuralına, yasa, tüzük, yönetmelik gibi bir kural işlem veya bir fiil niteliğinde eylemde bulunmasının mahkeme içtihatları ve doktrinde "fiili yol" olarak nitelendirildiği ve idarilik karakteri taşımayan bu eylemlerden dolayı idarenin alelade bir fert durumuna geleceği, sonuçta özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklara yol açacağının kabul edildiği, uyuşmazlık konusu olayda, davacılar tarafından 18.2.2007 tarihinde vefat eden muris H. A.'ye ait Ankara İli, Keçiören İlçesi, Bağlum Beldesi, 3208 ada, 8 parselde kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine 2000 yılında etrafı tel örgülerle çevrili olarak yapmış olduğu evin davalı idarece herhangi bir encümen kararı alınmaksızın, herhangi bir tebligat yapılmaksızın söz konusu evin yıkıldığı, 463 m2'lik tel örgünün bozulduğu ve ev içindeki eşyaların dikkatlice taşınmaması nedeniyle zarar görmesinden ötürü uğranıldığı ileri sürülen 8.505,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davanın anılan Mahkemenin idari yargının görevli olduğu gerekçesi ile verilen 27.11.2008 tarih ve E:2008/370, K:2008/420 sayılı görevsizlik kararı üzerine iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı, bu hususlar itibariyle, davalı idarece herhangi bir idari karar alınıp davacıya tebliğ edilmeksizin, idarenin ajanları tarafından doğrudan davacıya ait taşınmazın yıkılmasının, yukarıda belirtilen haksız fiil niteliğinde olup, bu haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davalarda adli yargı yerlerinin görevli bulunduğu, bu nedenlerle, iş bu davanın çözümünde Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/370 Esasına kayıtlı dava dosyası temin edilerek görevli merciin belirtilmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Coşkun GÜNGÖR'ün katılımlarıyla yapılan 03.05.2010 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA'nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

KARAR : Dava, davalı Belediyenin herhangi bir encümen kararı almadan ve hiçbir tebligat yapmadan evini yıktığını ve 463 m2'lik tel örgüyü bozduğunu, ev içindeki eşyalarının zarar gördüğünü ileri süren davacı tarafından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yıkılan evi, tahrip edilen bahçesi için meydana gelen 8.505,00 YTL lik hasar bedelinin, 21.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 11.02.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, "İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bendde anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur" denilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı vekilinin, davacının Bağlum'da Bağlar mevkiinde 3208 ada, 8 parseldeki arsanın sahibi olduğunu, arsa üzerinde ilk imar uygulaması yapıldıktan sonra arsanın etrafını tel örgü ile çevirdiğini ve içine tek katlı 40 m2 büyüklüğünde bir ev yaptığını, daha sonra imar uygulamasının değiştiğini ve yeni bir plan yapıldığını, bu plana göre davacının evinin 24 metresi ile tel örgünün 463 m2'lik bölümünün başka bir kişinin ( B. P. ) arsasında kaldığını, Belediyenin herhangi bir encümen kararı almadan ve hiçbir tebligat yapmadan evi yıktığını ve 463 m2'lik tel örgüyü bozduğunu, ev yıkılırken ev içindeki eşyaların dikkatlice taşınmadığı için zarar gördüğünü, davalının evin tamamını yıktığını, enkazını toprakla birlikte kazıdığını ve bilinmeyen bir yere taşıdığını, davacı açısından meydana gelen zararları Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2006/634 D. İş sayılı kararı ile tespit ettirdiklerini, buna göre toplam 8.505,00 YTL hasar bedeli çıktığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının yıkılan evi, tahrip edilen bahçesi için meydana gelen 8.505,00 YTL lik hasar bedelinin, 21.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır.

Davalı Belediye vekili savunma dilekçesinde, yıkımın Belediyelerince gerçekleştirilmediğini ileri sürmektedir.

Bu durumda, davalı Belediyenin herhangi bir encümen kararı almadan ve hiçbir tebligat yapmadan evini yıktığını ve 463 m2'lik tel örgüyü bozduğunu, ev içindeki eşyalarının zarar gördüğünü ileri süren davacı tarafından zararın tazmini istemiyle açılan davanın, davalı Belediyenin yürüttüğü kamu hizmeti sırasındaki idari eyleminden kaynaklanmadığı anlaşıldığından Borçlar Kanunu'nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekeceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4.İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27.11.2008 gün ve E:2008/370, K:2008/420 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 03.05.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Tags: adli yargı | belediye | belediyenin verdiği zarar | bursa boşanma avukatı | bursa ticari dava avukati | çağlayanda boşanma avukatı | çağlayanda tazminat avukatı | davacının evinin yıkılması | fiili yol | görev uyuşmazlığı | idare hukuku | idarenin eylemleri | idari eylem | idari işlem | idari yargı | perpa aile avukatı | perpa avukatı | perpa boşanma avukatı | tazminat avukatı | tazminat davası | ticari davalar


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.