KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İş Hukuku »
Pazartesi, 29 Nis 2024

İşveren tarafından sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkanı vardır.


T.C

YARGITAY

9.HUKUK DAİRESİ

E.2009/16464 K.2011/17203

T.09.06.2011

Davacı davalı işyerinde günde 11 saat çalıştığını, 1080 TL. net ücret aldı­ğı halde SGK'ya asgari ücretle çalıştığının bildirildiğini bunun düzeltilmesini istediği halde düzeltilmeyince iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve bazı işçilik alacakları isteğinde bulunmuştur.

Davalı davacının 11.05.2006 tarihinde istifa ettiğini, ihbar öneli kullanır­ken süre dolmadan 28.05.2006 günü işe gelmediğini, sigorta primlerinin eksik yatırlmadığını 500 TL.net ücret aldığını savunmuştur.

Mahkemece bant şefi olan davacının 700 TL. net ücret aldığı, davacının 11.05.2006 tarihli dilekçe ile istifa ettiği, ihbar süresini tamamlamak için ça­lışmaya devam ederken işyerini terk ettiği ve ihtarname göndererek istifaya geçerli neden oluşturmaya çalıştığı bu nedenle ikinci feshin geçerli olmadığı gerekçesiyle kıdem tazminatı reddedilip diğer istekler kısmen hüküm altına alınmıştır.

Kararı yasal süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.

1-                                Dosyadaki   yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-                        İşçinin   ödenmeyen işçilik hakları sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği, taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.

İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine İş Kanunu'nda, 5953 sayılı Basın İş Kanunu'nun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği ön­görülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel yada toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalıştıktan sonra ödenmelidir.

Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava yada icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür.

1475 sayılı İş Kanunu döneminde bunun dışında toplu olarak hareket etme­mek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla Borçlar Kanunu'nun 81. maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceğim kabul edilmekteydi. 4857 sayılı İş Kanunu'nda ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin 20 gün içinde öden­memesi durumunda işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş ve bunun toplu bir nitelik kazanması durumunda dahi, ka­nun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır.

Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edinimi yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içi­ne girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da tanınmıştır.

İşçinin ücretinin kanun veya sözleşme hükümlerine göre ödenmemesi iş­çiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.

Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir. (Yargıtay 9.HD 18.01.2010 gün , 2008/14546 E. 2010/193 K.)

4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlam­da ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçi­ye haklı fesih imkanı verir. (Yargıtay 9HD. 16.07.2008 gün 2007/22062 E. 2008/16398 K.)

İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödene­memiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin ücretinin bir kısmını İş Ka­nununun 33. maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.

Bireysel iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ayni yar­dımların yerine getirilmemesi de (erzak yardımı, kömür yardımı gibi) bu mad­de kapsamında değerlendirilmeli ve işçinin haklı fesih imkanı kabul edilmelidir.

İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi işçinin sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 Sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü 4857 sayılı İş Kanunu döne­minde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkanı vardır. (Yargıtay 9HD. 18.01.2010 gün, 2009/24286 E. 2010/74 K.)

Somut olayda davacı 11.05.2006 tarihli istifa dilekçesi ile işten ayrılmak istediğini bildirmiştir. Ancak davacının ihbar öneli kullanmak istediğine iliş­kin dosyada herhangi bir belge olmadığı gibi davacının istifa dilekçesinin haklı nedenle işten ayrılmaya yönelik olduğu 28.06.2006 tarihli fesih bildiriminden de anlaşılmaktadır. Davacının gerçek ücretinin SGK'ya eksik bildirildiği dosya kapsamından bellidir. Bu nedenle iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı ne­denle feshedildiği anlaşıldığından kıdem tazminatı isteğini kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.06.2011 gününde oy­birliğiyle karar verildi.


Tags: alacak davası | dava dilekçesi | fazla çalışma | iş davası | iş davası örnek karar | iş hukuku | iş kanunu | iş mahkemesi | iş sözleşmesi | işçi | işçilik alacakları | işçinin dava hakkı | işi bırakma | istifa | işveren | kıdem tazminatı | primi düşük gösterme | primi eksik gösterme | sgk | sigorta primi | sigorta primleri | Temyiz


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.