T.C.
YARGITAY
22.
HUKUK DAİRESİ
E.
2012/11698
K.
2012/20799
T.
4.10.2012
• İŞE
İADE İSTEMİ (Tüm İşçilere Yönelik Amirinin Haklı Uyarısına Verilen Aşırı
Karşılık Nedeniyle İşyerindeki Akışın Olumsuz Etkilenmesi/İşverenden İş
İlişkisini Sürdürmesi Beklenemeyeceği - İstemin Reddi Gereği )
•
HAKLI FESİH (İşe İade İstemi - İşçinin Yapmadığı İşi Prim Almak Amacıyla Yapmış
Göstermesi/Tüm İşçilere Yönelik Amirinin Haklı Uyarısına Verilen Aşırı Karşılık
Nedeniyle İşyerindeki Akışın Olumsuz Etkilenmesi - Feshin Geçerli Nedene Dayandığından
İstemin Reddi Gereği )
•
GEÇERLİ FESİH (İşçinin Yapmadığı İşi Prim Almak Amacıyla Yapmış Göstermesi/Tüm
İşçilere Yönelik Amirinin Haklı Uyarısına Verilen Aşırı Karşılık Nedeniyle
İşyerindeki Akışın Olumsuz Etkilenmesi - Feshin Geçerli Nedene Dayandığından
İşe İade İsteminin Reddi Gereği )
• İŞ
AKDİNİN FESHİNİN GEÇERLİLİĞİ (Bölümdeki Tüm İşçilere Yönelik Amirinin Haklı
Uyarısına Verilen Aşırı Karşılık Nedeniyle İşyerindeki Akışın Olumsuz
Etkilenmesi - Feshin Geçerli Nedene Dayandığı/İşe İade İsteminin Reddi Gereği )
4857/m.18/1,20,25/II-b
ÖZET
: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar
verilmesini istemiştir. İşçinin, yapmadığı işi prim almak amacıyla yapmış
göstermek hususunda kusuru bulunmaktayken, sadece kendisini hedef almayan,
bölümdeki tüm işçilere yönelik amirinin haklı uyarısına verdiği bu aşırı
karşılık nedeniyle işyerindeki akış olumsuz etkilenmiştir. İşverenden artık iş
ilişkisini sürdürmesi beklenemez. Feshin geçerli nedene dayandığı açıktır. İşe
iade isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup,
bozmayı gerektirmiştir.
DAVA
: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar
verilmesini istemiştir.
Mahkeme,
isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm
süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası
için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya
incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
: Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve
geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek davacının iş akdinin
feshinin geçersizliğine ve işe iadesine, davacının başvurusuna rağmen davalı
işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde yasal haklarının
belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı
vekili, davacının iş sözleşmesinin amirine karşı şeref ve haysiyet kırıcı asılsız
ihbar ve isnatlarda bulunması sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II-b
maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini
istemiştir.
Mahkemece,
her iki taraf tanıklarının beyanlarının değerlendirildiği, davacı ve davalı
tanıkları ile tarafların ortak tanığı Rabia'nın ifadelerinden dava konusu
olayda tarafların birbirlerine hakaret ettiği sonucuna varılamadığından iş
sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 25/II-b maddesine göre feshinin hukuken
mümkün görülmediği, buna göre yapılan feshin haksız olduğu gerekçesiyle işe
iadeye karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İşçinin
geçerli bir feshe neden olabilecek davranışları 4857 sayılı Kanun'un 25.
maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı nedenlerden
farklıdır. Yargılama sırasında bu nedenlerin ağırlıkları her olayın özelliğine
göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan
davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale
gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı nedenle
derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık işçinin davranışı taraflar arasında
bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş
ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin
normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve
işverenden bu nedenle iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857
sayılı Kanun'un 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.
Dosya
içeriğine göre, dikim işçisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, işyerinde
14.02.2008 tarihinde yaşanan olay nedeniyle, 4857 sayılı Kanun'un 25/II-b
maddesine dayanılarak feshedilmiştir. İşyerinde çalışanlara maaş+prim ödendiği,
primlerin yapılan işe göre belirlendiği, buna göre her çalışanın yaptığı işi
ilgili kağıda yazdığı, primin de böyle hesaplandığı, bazen boş kaldıkları
zamanlarda tamir bölümünden gelen arka cep takma işini de yaptıklarından
işçilere bu yaptıkları işi de kağıda yazabileceklerinin söylendiği, ancak bir
süre sonra kağıda yazılanların çok abartıldığı ve ilgili bölümün üretim kısmını
uyardığı, yönetimin işçilerin yazılı savunmalarını alıp morallerini bozmamak
adına sözlü olarak uyarma kararı aldığı, 14.02.2008 tarihinde ürün geliştirme
bölüm başkanı Yeşim'in işçilerle bu konuda toplantı yaptığı anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında dinlenen her iki taraf tanıklarının beyanlarına göre, söz
konusu toplantı bölümdeki tüm işçilerle yapılmıştır. Amirin sözlü uyarıları
üzerine tüm işçilerin işi yapmadıkları halde abartarak yazdıklarını kabul
etmiş, davacı ise amirine kendisini sahtekarlıkla suçladığını, şerefine yönelik
beyanda bulunduğunu bağırarak, bulunulan cam bölmenin dışından el kol
hareketleri diğer çalışanlarca fark edilecek şekilde söylemiş, sesini gitgide
yükseltmiş, amirinin uyarısına rağmen susmamış, dışarı çıkmasını isteyince
oradan ayrılmamış, ancak arkadaşları tarafından dışarı çıkarılabilmiştir.
İşçinin, yapmadığı işi prim almak amacıyla yapmış göstermek hususunda kusuru
bulunmaktayken, sadece kendisini hedef almayan, bölümdeki tüm işçilere yönelik
amirinin haklı uyarısına verdiği bu aşırı karşılık nedeniyle işyerindeki akış
olumsuz etkilenmiştir. İşverenden artık iş ilişkisini sürdürmesi beklenemez.
Feshin geçerli nedene dayandığı açıktır. İşe iade isteğinin reddi gerekirken
yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen
nedenlerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün
bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi
gerekmiştir.
SONUÇ
: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN
KALDIRILMASINA,
2-
Davanın REDDİNE,
3-
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4- Davacının
yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı
90,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-
Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekalet ücretinin
davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-
Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak,
04.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
< Önceki | Sonraki > |
---|