KAYDUL

HUKUK


Mahkeme Kararları » İş Hukuku »
Cumartesi, 27 Nis 2024

Evlilik sebebiyle hizmet sözleşmesini kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde fesheden kadının işyerinden ayrılmasından sonra başka bir işe girmesi onun kötüniyetli olduğu anlamına gelmez

T.C

YARGITAY

9.HUKUK DAİRESİ

 E.2010/10705 K.2012/16586

 T 10.05.2012

Davacı, davalı şirket tarafından ihbar ve kıdem tazminatlarının ödeneceği taahhüt edilerek iş akdine son verilmesine rağmen sadece 2500 TL.kıdem taz­minatı ödendiğini, bakiye kıdem tazminatının ödenmesi için Kadıköy 4. İcra Müdürlüğü'nün 2006/16086 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını an­cak davalının bu takibe itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %40 ı oranında icra inkar tazminatına karar veril­mesini istemiştir.

Davalı, davacının evlilik nedeniyle ayrılmak istediğini belirtir dilekçe­sine istinaden haklarının ödenmesine karar verildiğini ve ayrıldıktan sonra 11.10.2006 ve 10.11.2006 tarihlerinde toplam 2500 TL.kıdem tazminatının ödendiğini, ancak davacının şirketin eski yönetim kurulu başkanı olan, kötü yönetimi ile şirketi zarara uğratan ve aleyhine açılan davalar nedeniyle da­valı şirket ile arasında husumet bulunan A'nın ortağı olduğu Ü. şirketinde 02.10.2006 itibariyle çalışmaya başladığının öğrenilmesi üzerine bakiye kı­dem tazminatının ödenmesinin durdurulduğunu, davacının eyleminin Medeni Kanun'un 2 ve 3. maddesi hükümleriyle bağdaşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının 22.07.2006 tarihinde evlendiği, 22.08.2006 tari­hinde de evlilik nedeniyle işten ayrılmak üzere dilekçe verdiği, 11.09.2009 ta­rihinde de işyerinden ilişiğini kestiği ancak 21 gün sonra başka bir işyerinde SGK kayıtlarına göre daha fazla bir maaşla çalışmaya başladığı yasa koyucu­nun evlenme durumunda çalışanlara iş akdini feshetme olanağı tanımış ol­makla birlikte bu hakkını kullanan kişinin evlilik birliğindeki yükümlülükle­rini daha rahat yerine getirebilmesi ve bu nedenle haklı fesih imkanı getirmiş olduğu, davacının ise bu hakkını kötüye kullanarak yeniden çalışmasını ge­rektirir objektif ve nesnel delilleri ortaya koymadığı, dürüstlük kuralına aykırı davrandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ: Kararı davacı temyiz etmiştir.

1- İş sözleşmesinin kadın işçi tarafından evlilik sebebiyle feshedilip fes­hedilmediği ve buna göre kıdem tazminatı hakkının doğup doğmadığı ve bu hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı noktalarında taraflar arasında uyuş­mazlık söz konusudur.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 Sayılı Yasa'nın 14. maddesinin birinci fıkrasında, kadın işçinin ev­lendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde feshedebileceği hükme bağlanmıştır.

Kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkı, evlilik tarihinden itibaren baş­lar. Bu hak, sadece kadın eşe tanınmış olup, resmi evlilik işleminin tamamlan­masından itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır.

Kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkını kullanması da olanaksızdır. Yine evlilik öncesi çeşitli işlemlerin yapılmasının işe devamsızlık noktasında geçerli mazereti oluşturup oluşturmayacağı her bir olay yönünden değerlendi­rilmelidir.

Kadın işçinin yasanın tanıdığı fesih hakkını kullanması halinde, kıdem taz­minatı talep hakkı doğar. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez. Aynı za­manda işçinin işverene ihbar öneli tanıması zorunluluğu da bulunmamaktadır.

Kadın işçinin, iş sözleşmesini evlilik nedenine dayalı olarak feshine rağ­men başka bir işte çalışmaya başlamasının yasal hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı her bir somut olay yönünden ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasa­da belirtilen fesih hakkı tanınmıştır.

Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasakoyucu bu doğ­rultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir. Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışma­sının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir işyerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir.

Somut olayda davacı 22.08.2006 tarihli dilekçesi ile evlilik nedeniyle dava­lı işyerinden ayrılmak istediğini belirtmiş 11.09.2006 tarihine kadar çalışarak bu tarihte davalı işyerinden ayrılmıştır.

İşveren davacının çalışma süresine göre 11.079.29 TL. kıdem tazminatı tahakkuk ettirmiş bu miktardan 2500 TL.sini ödemiştir. Bakiye miktarın da­vacının davalı şirketten ayrılmasının akabinde 02.10.2006 tarihinde geçmişte davalı şirketin yönetim kurulu başkanlığını da yapan ancak daha sonra şir­ketle husumetli hale gelen A'nın kurucu ortağı olduğu Ü. şirketinde çalışma­ya başladığının öğrenilmesi sebebiyle ödenmesinden vazgeçilmiş ve davacının tekrar başka bir işyerinde çalışmaya başlaması sebebiyle kötüniyetli olduğu savunulmuştur.

Mahkeme davacının davalı işyerinden evlilik nedeniyle ayrılmasından 21 gün sonra başka bir şirkette çalışmaya başlamasını hakkın kötüye kullanımı kabul ederek davanın reddine karar vermiştir.

Dosya içeriğinde davacının yasal hakkını kötüye kullandığını gösteren so­mut deliller bulunmamaktadır. Dinlenen taraf tanıkları davacının işyerinden evlilik nedeniyle ayrıldığını ifade etmişlerdir. Yani fesih tarihinde davacının iradesinin evlilik nedeniyle ayrılmak olduğunu belirtmişlerdir. Fabrika mü­dürü olan davalı tanığının "bana Ü. Otomotivden teklif aldığını söylemişti. O dönemde evlilikle ilgili bir şey yoktu. Ben de kendisini kalması yönünde ikna etmeye çalışıyordum. Daha sonra evlilik gerekçesiyle işten ayrıldı." Şeklindeki beyanı da davacının gayesinin evlenmesi sebebiyle ayrılmak olduğunu göster­mektedir.

1982 Anayasası'nın "Sosyal ve Ekonomik Ödevler" başlıklı 3. bölümünün 48. maddesinde "Çalışma Hürriyeti" düzenlenmiştir. Bu madde gereğince her­kes dilediği alanda çalışma ve sözleşme yapma hürriyetine sahiptir. Başka bir anlatımla "Çalışma Hürriyeti" Anayasa da yerini bulmuş bir hak olup davacı­nın bu hakkını kötüye kullanmış olduğundan söz edilemez.

Dairemizin 2001/16313 - 1306 E. K. Sayılı ilamında özetle kadın işçinin evlilik nedeniyle ayrılmasından sonra tekrar başka bir işe girmesi onun kötü niyetli olduğu anlamına gelmez. Zira böyle bir durumda Anayasal çalışma hak­kının ön planda geldiği kabul edilmelidir. Bundan başka aile hayatı gerekleri de har zaman göz önünde tutulmalıdır ifadesiyle kadın işçinin tekrar çalışma­ya başlamasında hukuksal bir engel olmadığı vurgulanmıştır.

Yine HGK'nın 27.04.1988 gün 88/9-225 E. 1988/369 K.sayılı ilamında "... bu hüküm kuşkusuz aile birliğini koruma amacıyla getirilmiş olup çalışma hayatını evlilikle birlikte gereği gibi yürütemeyeceği düşüncesinde olan kadına yasa ile tanınmış bir olanaktır. Bir işyerinde çalışmakta iken evlenen bir kadın Yasa'nın tanıdığı olanaktan yararlanarak kıdem tazminatını almak suretiyle ayrılmışsa daha sonraki dönemlerde çalışma hakkını kaybettiğinden söz edi­lemez. Diğer taraftan önceki işinden ayrılan kadın ayrılmasını hemen takiben çalışma ile evliliği öncekine göre daha kolaylıkla yürütebileceği yeni bir iş bula­rak çalışmasını da sürdürebilir. Bu kuşkusuz sübjektif bir değerlendirmedir. Olayda hakkın kötüye kullanılması söz konusu değildir." denilmiştir.

Somut olayımızda davalı işyerinde müdür yardımcısı olarak çalışan da­vacı, yeni işyerinde daha yüksek bir ücretle ve müdür konumunda çalışmaya başlamış olup artık davacının yasal hakkını kullanarak evlilik sebebiyle davalı işyerinden ayrıldığı ve hakkın kötüye kullanılması söz konusu olmadan ana­yasal hakkını kullanarak yeni bir işte çalışmaya başladığının kabulü dosya içeriğine uygundur.

Bu sebeple Mahkemece davanın esasına girilerek kıdem tazminatı isteği yönünden inceleme yapılması gerekirken davanın reddine karar verilmesi ha­talıdır.

SONUÇ

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.05.2012 tarihin­de oybirliğiyle karar verildi.

Tags: anayasa | çalışma hakkı | evlenme | Fesih | hakkın kötüye kullanılması | icra inkar tazminatı | icra takibi | ihbar tazminatı | iş hukuku | iş kanunu | iş sözleşmesi | işçi | işveren | işyeri | kıdem tazminatı | tanık ifadesi | yeni bir işe başlama


e-mail:
info @ kaydulhukuk.com

Telif Hakkı © 2012 Kaydul Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır. Bu sitede paylaşılan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup,
Türkiye Barolar Birliğinin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.